Arnavutköy

Arnavutköy

Boğaziçi’nde bir Melekler Köyü: Arnavutköy

Yat ile Boğaz turu yaparken, Avrupa Yakası’nda Bebek ile Kuruçeşme arasında kalan ve denizden göz kamaştırıcı bir manzara sunan küçük bir semt göreceksiniz. Bu semt, Beşiktaş ilçesinin 23 mahallesinden biri olan Arnavutköy’dür. Kıyı boyunca tarihi yalıların inci gibi sıra sıra dizildiği, yalıların arkasında ise Beşiktaş’ın lüks semti Ulus’a doğru binaların yükseldiği, Robert Kolej’in yeşil bahçeleriyle renk kattığı bir semttir burası. Bu küçük semtin kıyısına ayak basıp, sahili ve ara sokakları dolaşmaya başladığınızda ise denizden görünenden çok daha fazlası karşılar sizi.

Huzur ve imrenme arasında bir yerde…

Boğaziçi’nde mimari dokusunu en iyi korumuş yaşam alanlarından biri olan Arnavutköy’de dolaşırken içinizin huzurla ve biraz da imrenme duygusu ile dolacağına eminiz. Hatta, bu güzelliği her gün yaşayan, bu sokaklarda birbirine komşuluk yapan şanslı semt sakinlerinden biri olamadığınız için biraz da hayıflanabilirsiniz. E haksız da sayılmazsınız çünkü burası yaklaşık 5.000 kişilik küçük bir mahalle ama İstanbul’un en şirin yerlerinden biri. Bunun en büyük nedeni de kentsel dönüşümün bu mahallede “yık yap” yerine, “mevcudu koru ve restore et” şeklinde gerçeklemesi. Bu sayede 100 yıl önce yapılmış binaların sıralandığı, daracık ama hala komşuluk ilişkilerinin yaşandığı sevimli sokaklarda dolaşabiliyor, yüzünüzü kaplayan gülümsemeye engel olamıyorsunuz. Her sokakta farklı bir güzellik, güler yüzlü insanlar, kalbinizi ısıtan sıcacık sevimli evler ve dükkânlar görüyorsunuz. Sahile indiğinizde iki Boğaz köprüsünün arasındaki güzellikle büyüleniyor, kıyıya bağlanmış teknelere bakıp boğazda yat kiralama hissiyle doluyorsunuz.

Melekler Köyü’nden Arnavutköy’e

Boğaziçi fiziksel konumu, verimli doğası ve zenginlikleri sayesinde insanlar için binlerce yıl ideal bir yaşam yeri olmuş. Arnavutköy’ün içinde olduğu bölge de bunlardan nasibini almış. Bu yüzden tarih içinde bu bölge farklı isimlerle anılmış. Bir dönem Hestai adıyla anılan bölge, Romalılar döneminde Promotu ve Anaplous olarak isimlendirilmiş. 1800’lü yıllara gelindiğinde ise melekler köyü anlamına gelen Horasmoto adı kullanılmış. Bu ismin kaynağını merak etmiş olabilirsiniz. Bizanslılar zamanında bu bölgede 1. Iustinianos tarafından yaptırılmış “Ayios Mihail Kilisesi” bulunmaktaymış ve bu kilise baş melek Mikail’e adanmış bir kiliseymiş. Melekler Köyü adı bu kiliseden gelmiş. Günümüzdeki Aya Strati Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi muhtemelen o kilisenin devamıdır.

Arnavutköy’e bir isim de Rum balıkçılar tarafından verilmiş. Haritaya baktığınızda Arnavutköy’ün Boğaz’a çıkıntı yapan noktasının Akıntı Burnu olarak adlandırıldığını göreceksiniz. İşte Rum balıkçılar bu burundaki güçlü akıntı nedeniyle köye “Büyük Akıntı” anlamına gelen Mega Revma demiş.

Peki Arnavutköy adı nerden gelmiş diyorsanız, bu konuda da iki rivayet bulunuyor: İlki İstanbul’un fethinden sonra bu bölgeye Arnavut asıllı yeniçerilerin yerleştirilmesi. Diğer rivayet ise Sultan Abdülmecid zamanında köyün yollarının yapılması için Arnavut ustalar çağrılmış, bu nedenle de köyün adı Arnavutköy, kaldırımları da Arnavut kaldırımı olarak kalmış.

Boğazın ilk kazıklı yolu Arnavutköy’de

Arnavutköy’ü ilginç yapan özelliklerinden biri de kazıklı yol olarak bilinen sahil yoludur. İstanbul’un o bölgedeki trafik sıkışıklığına çözüm olması amacıyla 1988’li yılında inşa edilen kazıklı yol, zamanında denize sıfır olan yalıların önünden geçmektedir. 720 çelik boru üstüne oturtulan 1200 metre uzunluğa sahip kazıklı yol, İstanbul’un efsane belediye başkanlarından Bedrettin Dalan tarafından hizmete açılmış, o günün parasıyla 4 milyar liraya mal olmuş. Daha öncesinde o yalıların sakinleri bahçelerinden denize girebilirken, kazıklı yolun inşasıyla yoğun bir trafik akışının içinde kalmışlar. Öte yandan kazıklı yol, Boğaz güzergahını kullanan İstanbullular için can kurtarıcı özelliğe sahiptir. Ayrıca yayalar da bu yol sayesinde deniz kenarında kesintisiz yürüyüş yapabilme keyfine kavuşmuştur. Arnavutköy’e geldiğinizde siz de kazıklı yol üzerinden deniz kıyısında mutlaka yürüyüş yapmalısınız.

Arnavutköy’e bir de denizden bakın

Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’un insanı mutlu eden taraflarından biri de şehri denizden görebilmektir. Bilirsiniz, geceleri Paris çok daha güzel gözükür. Gökyüzünden New York’u izlemek ayrı bir keyiftir. Baharda Tokyo, kar altındayken Prag ayrı bir güzelliğe bürünür. İstanbul ise gece ya da gündüz daima denizden çok güzel gözükür. Arnavutköy’ü de denizden keşfetmek mutlaka yaşamanız gereken bir deneyimdir. Bunun için İstanbul'da yat kiralama hizmeti sunan firmalar ya da yat sahiplerine ulaşabilirsiniz. Saatlik ya da günlük olarak yat kiralama yapabilir, boğaz turuna çıkabilir, yemeğinizi deniz üzerinde Arnavutköy’ün güzelliklerine karsı yiyebilir hatta özel gün kutlaması bile yapabilirsiniz.

Arnavutköy’de görmeniz gereken önemli binalar ve mimari eserler

Arnavutköy’ün sokaklarına daldıkça, eğimli sokaklarda birbirinden güzel çok sayıda bina keşfedebilirsiniz. Art Nouveau tarzına sahip bu ahşap evler zamanında çoğunlukla Yahudi ve Rum aileler tarafından yaptırılmış. Ayrıca imparatorluğa hizmet vermiş devlet adamları, diplomatlar ve yabancı büyükelçiler de o zamanlar burada yaşamayı tercih etmiş. Betonlaşmaya direnmiş bu semtte bugün nerdeyse hiç Yahudi aile kalmamış. Birkaç Rum aile ise yaşamaya devam ediyor. Rum İlkokulu faal ve hala birkaç öğrencisi bulunuyor.

Sokaklarda dolaşırken hikayesini merak edeceğiniz çok sayıda bina-ev keşfedebilirsiniz, bunları tek tek yazmamıza imkan yok. Ancak belli başlı yapılar şu şekilde:

Tevfikiye Cami

Tevfikiye Camii, camilerimiz arasında pek alışkın olmadığımız mimarisiyle görülmeye değerdir. 1838’de ibadete açılan caminin mimarı bilinmemektedir ancak mimarisi Hellenistik tarzdadır. Uzaktan görenler binanın kiliseden camiye dönüştürüldüğü yanılgısına sık sık düşer ancak cami orijinal olarak bu şekilde inşa edilmiştir. Akıntı Burnu ve Arnavutköy Camii olan bilinen bu mabedi, padişah II. Mahmut oğlu Şehzade Tevfik Sultan adına yaptırmıştır.

Süslü Karakol: Arnavutköy Karakolu

19. yüzyılda İstanbul’da inşa edilen karakolların bir kısmı, padişahların ve imparatorluğun gücünü göstermek adına zarif bir mimariyle inşa edilmiş, halk arasında da bu karakollar süslü karakol olarak anılmaya başlamıştır. Tevfikiye Camii’nin yanı başındaki Arnavutköy Karakolu da İstanbul’un süslü karakollardan biridir ve Hellenistik mimariye sahiptir. 1843’te inşa edilen 2 katlı bina Sultan Abdülmecit’in tuğrasını taşımaktadır. Tarihinde sıra dışı olaylara tanıklık etmiş karakolun en ünlü konuklarından biri de İran’ın eski kraliçesi Süreyya’nın da bir gün burada tanık olarak ifade vermiş olmasıdır. Bu keyifli hikâyenin detaylarını rahmetli Hıncal Uluç’un yazıları arasında bulabilirsiniz.

Aya Strati Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi

Satış Meydanı Sokak’ta yer alan Aya Strati Taksiarhi Kilisesi’nin kökenleri İstanbul’un fethinden önceki Konstantin dönemine dayanmaktadır. 1677 yılında restore edilen kilise daha sonra yanmış, 1799 yılında yenilenmiştir. Kilisenin makus talihi devam etmiş ve yaklaşık bir asır sonra 1894 yılındaki İstanbul depreminde yıkılmıştır. 1899’da Musurus Paşa tarafından bugünkü mimarisi ile inşa ettirilen kilise Arnavutköy’deki en büyük kilisedir ve Rumların iyileştirici gücü olduğuna inandığı baş melek Mikail’e ithaf edilmiştir. Kilisenin bir özelliği de avluda bulunan Aya Paraskevi Ayazması Şapeli’dir. Çok önceleri kilisenin dışında yer alan bu şapel, 1799 yılında kilisenin bahçesine taşınmıştır. Bu güzel mabedin çan kulesinde ise Hz. İsa’nın ağzından “Bana gel” yazmaktadır.

Profitis İlias Rum Ortodoks Kilisesi ve Ayazması

Hz. İlyas’a ithaf edilmiş bu küçük kiliseye aslında şapel demek daha doğru olur. (Şapel 15-20 kişilik küçük kiliselere verilen isimdir). Mimar Paschalis tarafından 1871 yılında inşa edilmiş şapelin “Profitis İlias Ayazması” ya da “Büyük Ayazma” olarak da bilinen bir su kaynağı vardır. Bizans’tan beri var olan bu kaynak hala berrak ve soğuk akmakta ve suyunun şifalı olduğuna inanılmaktadır. Şapelin çevresinde 3 ailenin mezarı bulunmaktadır. Ayrıca şapelin yan tarafı, aynı adı taşıyan Rum Ortodoks mezarlığıdır. Bu mezarlıkta, yaşadığı dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun en tecrübeli diplomatı olan Kostaki Musurus Paşa’nın aile kabristanı bulunmaktadır. Satış Meydanı Sokak’taki Taksiarhi Kilisesi’nin de banisi olan Musurus Paşa, aynı zamanda Dante’nin İlahi Komedya’sını ilk defa Türkçeye çevirmiş bir edebiyat tutkundur.

Robert Kolej

İstanbul’un en prestijli eğitim kurumlarından biri olan Robert Kolej, Arnavutköy’ün tepe noktasında yer alır. Amerikan ya da İngiliz filmlerinden fırlamış gibi duran okulun geniş yeşil bahçeleri ve etkileyici mimariye sahip binaları bulunmaktadır. İmkân bulur ve izin alabilirseniz bu köklü eğitim kurumunun atmosferinden çok etkileneceğinize eminiz.

Arnavutköy Sahili: Akıntı Burnu ve Kazıklı Yol

Arnavutköy’ün denize doğru çıkıntı yaptığı yer olan Akıntı Burnu, Karadeniz’den Marmara’ya saatte 12 deniz mili hızla sürekli bir akıntının olduğu yerdir. Burada girdaplar oluşur, bu burun küçük ya da büyük deniz taşıtları için daima dikkat gerektiren bir dönemeçtir. Denizciler için zorlu bir rota olan bu burun, yayalar içinse İstanbul’un en keyifli yürüyüş yollarından biridir. Akıntı Burnu’nda balıkçıları izleyebilir, sağ tarafınızda 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, sol tarafınızda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve karşınızda Vaniköy ile Kandilli’nin güzelliklerini seyre dalabilirsiniz. Yine kıyı şeridini oluşturan Kazıklı Yol’da deniz üzerinde yürüdüğünüzü bilmenin keyfini çıkarabilir, kara tarafında kalan 3-4 katlı pastel renklerle boyalı yalılar ile nefis selfieler çekebilirsiniz.

Arnavutköy İskelesi

Bir asırdan fazla süredir Arnavutköy’e deniz yolu ile ulaşım mümkün. İlk iskele, karakolun yakınlarında inşa edilmiş. Artan nüfus üzerine 1890 yılında iskele tadilat geçirmiş, 1894’te kadın yolcu salonu eklenerek daha da genişletilmiş. Ancak bu tarihi iskele, kazıklı yol inşaatı nedeniyle maalesef yıkılmak zorunda kalmış. Bugünkü iskele şık ve zarif bir bina olsa da tarihi bir geçmişi yok. 1988 yılında inşa edilmiş.

Arnavutköy ve gastronomi

Arnavutköy’de bazıları on yıllardır hizmet veren çok sayıda pub, kafe, restoran ve meyhane bulunuyor. Bunlar arasında öne çıkanları sizin için derledik. Arnavutköy’ü keşfetmek için çıktığınız gezide, birkaç mekanı ziyaret edip farklı lezzetler tatmanızın gününüzü daha da unutulmaz kılacağına eminiz.

Arnavutköy’deki publar, barlar ve kafeler

Alexandra Cocktail Bar özellikle akşamları lezzetli içecekleriyle dikkat çekiyor. Mekanın terası ise tek kelime büyüleyici bir manzara sunuyor. Alexandra’nın karşındaki Any, Arnavutköy’ün en popüler mekanlarından. Burger, buffalo wings gibi leziz seçeneklerin yanı sıra alkollü-alkolsüz içecekleri ve tatlılarıyla tercih ediliyor.
Jain, ise İtalyan yemekleri başta olmak üzere, kahvaltı, tatlı ve yaratıcı kokteyllerden oluşan içecekleri ile konuklarını mest ediyor.
Goose No. 25 Arnavutköy’deki bir diğer kokteyl bar üstelik lezzetli bir yemek menüsü bulunuyor.
Xunta Cafe Coctail Bar, müzik, kokteyl, kahve, tasarım kelimeleri ile kendini özetliyor. Çok keyifli bir mekan.
Cafe Hide ise yeşillikler arasına saklanmış gizli bahçesi, kahve, brunch ve bakery çeşitleriyle ünlü.
Weber's Kitchen Bar’da da dünya mutfaklarından lezzetler, kokteyller ve şarap seçenekleri bulmak mümkün.
Brasserie Di Dante ve Melina Kantina Satış Meydanı Sokak’ta bulunuyor. Kahvaltı-yeme-içme konusunda iddialı bu iki mekanda tam karşılarındaki Taksiarhi Kilisesi’nin manzarası nedeniyle kendinizi bir Avrupa ülkesine gelmiş gibi hissediyorsunuz. Bu arada Brasserie Di Dante adının esin kaynağı, hem kiliseyi inşa ettiren hem de Dante’nin İlahi Komedya’sını Türkçeye çeviren Musurus Paşa olmalı.
A Bit of Eggo ise adından da anlaşılacağı üzere yumurta ağırlıklı menüsüyle sıra dışı bir mekan.

Arnavutköy'deki balıkçılar ve meyhaneler

1992 yılında küçük bir teknede başlayan ve bugün Satış Meydanı Sokak’ta 2 şubeyle hizmet veren Adem Baba, Arnavutköy’ün en önemli lezzet noktalarından. Balıklar günlük ve taze, menü ise alkolsüz.
Şişko Perihan eski usul meyhane keyfini konuklarına yaşatan bir mekan.
Sur Balık, Mira Balık, Arnavutköy Balıkçısı, Akıntı Burnu Restaurant, Zıpkın Balık, Revma Balık, İskele Livar Balık Evi ise daha lüks konseptte hizmet veren ve alkollü servisi olan mekanlar. Bu restoranlarda Boğazın enfes manzarası karşısında içeceğinizi yudumlayıp balık ve mezeleri tatmak adeta bir ayrıcalık.
Hayri Balık ve Rago Balık ise manzarası olmayan, sokak arasında ama daha çok ambiyansı ve lezzetleriyle öne çıkan restoranlardan.
Balık istemiyorum diyorsanız gideceğiniz adreslerden biri Dedee Ocakbaşı olabilir. Burası genç, samimi, sıcak ve güleryüzlü bir ocakbaşı.
Antica Locanda ise Şef Gian Carlo Talerico önderliğinde gerçek İtalyan lezzetleri sunan elit bir restoran.

Bunların haricinde Arnavutköy’de adını sayamadığımız daha birçok lezzet noktası bulunuyor. Onları keşfetmek için Arnavutköy’ün ara sokaklarında bir yürüyüşe çıkmanız yeterli.

Arnavutköy’e Ulaşım

Arnavutköy’e en keyifli ulaşım deniz yoludur. Eminönü, İstinye ve Çengelköy’den belirli saatlerde kalkan vapur seferleriyle Boğaz havasını içinize çeke çeke, püfür püfür bir yolculuk yaparak Arnavutköy İskelesi’ne ulaşabilirsiniz. Yaz ve kış sefer saatleri farklı olduğu için www.sehirhatlari.istanbul adresinden güncel tarifeye bakabilirsiniz.

Belediye otobüsü yani İETT ile gelmek içinse Boğaz hattını kullanan 22, 22 RE, 25 E, 40, 40 T, 42 T no’lu otobüslerinden birine binmeniz ve Arnavutköy durağında inmeniz yeterli. Özel araçla gelmek isterseniz otopark konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz.