Galatasaray Üniversitesi, İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında, Ortaköy sahilinde uzanan ihtişamlı bir yapıdır.
Boğaz'dan geçerken ilk bakışta dikkat çeken bu tarihi bina, sarı renkteki dış cephesi ve beyaz süsleme detaylarıyla manzarada hemen ayırt ediliyor. Osmanlı saray mimarisinin zarif çizgilerini taşıyan yapı, denizden bakanlara adeta geçmişin bir parçası olduğunu hissettiren büyüleyici bir siluete sahiptir. Özellikle tekne veya yat ile boğaz turu yapanlar için, köklü tarihini ve mimari güzelliğini bir arada yansıtan
Galatasaray Üniversitesi binası unutulmaz bir ilk izlenim bırakmaktadır.
Galatasaray Üniversitesi'nin Tarihçesi
Galatasaray Üniversitesi'nin ana binası 19. yüzyılda Osmanlı Sultanı
Abdülaziz döneminde, 1871 yılında inşa edilmiştir. Mimarı, dönemin ünlü saray mimarı
Sarkis Balyan olup yapı aslında Feriye Sarayları adı verilen kompleksin bir parçasıdır. Bu saray kompleksi, Dolmabahçe ve Çırağan Sarayları'na ek olarak hanedan mensuplarının konaklaması için Boğaz kıyısında yaptırılmıştı. Nitekim Sultan Abdülaziz de tahttan indirildikten sonra bir süre Feriye Sarayı'nda ikamet etmiş ve 1876 yılında burada hayatını kaybetmiştir. Ana bina, resmi kayıtlarda dönemin Osmanlı prensi
İbrahim Tevfik Efendi Sahilsarayı olarak anılmıştır. Tarih boyunca tanık olduğu olaylar ve barındırdığı hikayelerle, yapı İstanbul'un tarihî mirasında önemli bir yer tutmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu sonrasında boş kalan saray binaları eğitim kurumlarına tahsis edilmeye başlandı. Galatasaray Üniversitesi'nin bugünkü binası da Cumhuriyet döneminde uzun süre okul olarak hizmet vermiştir. 1927'den itibaren Feriye Sarayları'nın bir bölümünde denizcilik okulu ve diğer eğitim kurumları faaliyet gösterirken, söz konusu ana bina 1967 yılında Galatasaray Lisesi'nin kız öğrenciler için ayrılan bölümü olarak kullanılmaya başlanmıştır. Takip eden yıllarda Galatasaray Lisesi karma eğitime geçince bina boşa çıkmış ve 1992 yılında yeni kurulan Galatasaray Üniversitesi'ne devredilmiştir. Böylece saray kökenli bu yapı, bir eğitim yuvası kimliği kazanarak üniversitenin fakültelerine ve idari birimlerine ev sahipliği yapmaya başladı.
22 Ocak 2013 tarihinde bu tarihî yapıda meydana gelen büyük bir yangın, çatıyı ve üst katları ağır hasara uğratarak binayı bir süre kullanılamaz hale getirdi. Yangın sonucunda birçok değerli kitap ve eser zarar görmüş olsa da, kapsamlı bir restorasyon çalışması başlatılarak yapı aslına uygun biçimde yeniden ayağa kaldırıldı. Restorasyon Mayıs 2019'da tamamlandı ve ana bina 2019-2020 akademik yılında tekrar üniversitenin kullanımına açıldı. Bugün Galatasaray Üniversitesi'nin idari ofisleri ve bazı fakültelerinin birimleri bu tarihî binada bulunuyor. Aktif bir eğitim kurumu olduğu için yapı içine genel ziyaret mümkün olmasa da, dışarıdan bu görkemli yapıyı görmek ve fotoğraflamak bile ziyaretçiler için etkileyici bir deneyimdir.
Galatasaray Üniversitesi'nin Mimari Özellikleri
Galatasaray Üniversitesi'nin ana yapısı, 19. yüzyıl Osmanlı saray mimarisinin zarif bir örneğini temsil ediyor. Sarkis Balyan tarafından tasarlanan bina, Neoklasik üslupta inşa edilmiştir. Cephe tasarımında batı etkisindeki klasik mimari öğeler göze çarpmaktadır. Örneğin, cephesinde Rönesans tarzı kemerler ve antik Grek stili pencere formları kullanılmış; beyaz renkli söve ve korniş gibi dekoratif unsurlarla zenginleştirilmiştir. Uzun cephenin dikey vurgusunu artırmak için sıralanan sütunlar ve plasterler (duvarlara bitişik yarım sütunlar) yapıya dengeli ve heybetli bir görünüm kazandırmıştır. Yapı, kagir yığma teknikle (taş ve tuğla duvarlı) sağlam biçimde inşa edilmiş olup iç planı simetrik bir düzene sahiptir. Yüksek tavanlı geniş salonları ve denize bakan büyük pencereleriyle, dönemin saray estetiğini yansıtan iç mekân detayları da dikkat çekicidir. Hem dış cephede hem iç mekânda sade ama etkileyici bir süsleme dili tercih edilerek, binanın eğitim kurumu kimliğiyle uyumlu bir anıtsallık ortaya konmuştur.
Galatasaray Üniversitesi'ni Yatla Keşfedin
İstanbul Boğazı'nı keşfetmenin en özel yollarından biri yat kiralama deneyimidir. Boğaz sularında süzülerek yapacağınız bir yat gezisi, kentin eşsiz siluetini denizden görme fırsatı sunar. Bu rotanın incilerinden biri olan Galatasaray Üniversitesi binası da denizden geçerken tüm heybetiyle karşınıza çıkar. Tarihî yapının sarı cepheli görkemi ve arkasında yükselen yemyeşil koru manzarası, yat turu esnasında size adeta geçmişle bugünü bir arada sunar. Boğaz'ın serin esintisi eşliğinde, bu eğitim kurumunun saraydan üniversiteye uzanan hikâyesini düşünerek kıyı şeridinin tadını çıkarabilirsiniz.
Boğaz'da yat kiralayarak Galatasaray Üniversitesi'ni denizden keşfetmek, hem keyifli hem de bilgilendirici bir deneyim olacaktır. Özel bir yat turu sayesinde kalabalıktan uzak, özgürce hareket edebilir ve bu tarihî yapıyı dilediğiniz açıdan seyredebilirsiniz. Yatınız yavaşça kıyıya yakın seyrederken, binanın mimari detaylarını daha yakından görme şansı bulacaksınız. Üstelik, aynı güzergahta Çırağan Sarayı, Ortaköy Camii ve Boğaziçi Köprüsü gibi diğer önemli simgeleri de arka planda görerek benzersiz fotoğraflar çekebilirsiniz. Denizin üstünde olmanın sağladığı huzur ve özgürlük hissiyle, Galatasaray Üniversitesi'nin önünden geçerken tarihle iç içe bir yolculuk yaptığınızı hissedeceksiniz.
Eşsiz bir Boğaz turu deneyimi için şimdi siz de bir
yat kiralayın ve İstanbul'un güzelliklerini denizden keşfetmeye başlayın. Kendi rotanızı oluşturarak Galatasaray Üniversitesi gibi görülmeye değer noktaları programınıza dahil edebilirsiniz. Profesyonel kaptanların yönlendirmesiyle güvenli ve konforlu bir yolculuk yaparken, Boğaz'ın masmavi sularından tarihi yalıları ve sarayları seyretmenin ayrıcalığını yaşayacaksınız. İster gündüz güneşinin altında, ister akşam gün batımının kızıllığında olsun, yat ile yapacağınız keşif turu Galatasaray Üniversitesi'nin büyüleyici siluetini hafızanıza kazıyacak. Bu deneyim, İstanbul ziyaretinizi unutulmaz kılacak anılar arasında yerini alacaktır.