İstanbul Boğazı'nın eşsiz manzarasına karşı, dalgaların serin esintisiyle bir asrı aşkın süredir eğitim veren Kabataş Erkek Lisesi, hem tarihî kimliği hem de kültürel mirasıyla dikkat çekiyor.
1908 yılında kurulan bu köklü okul, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan öyküsüyle Türkiye'nin en eski liselerinden biridir. Avrupa yakasında, Ortaköy semtinin Boğaz kıyısında konumlanan kampüsü sayesinde, okulun görkemli yapısı denizden geçenlerin ilgisini çekerek adeta "Boğaz'ın incisi" gibi parıldıyor. Ziyaretçiler ve İstanbul'lular için sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda görülmeye değer tarihî bir yapı olarak da öne çıkan
Kabataş Erkek Lisesi'ni gelin yakından tanıyalım.
Tarihçe
Kabataş Erkek Lisesi, Sultan II. Abdülhamid'in fermanıyla 7 Mart 1908'de "
Kabataş Mekteb-i İdâdisi" adıyla kuruldu. Okulun kuruluş amacı, o dönem Osmanlı coğrafyasındaki İslam dünyasına seçkin idareciler yetiştirmek olarak belirlenmişti. Eğitim hayatına 18 Nisan 1908'de Kabataş semtinde, deniz kıyısındaki Esma Sultan Konağı'nda başlayan okulun ilk müdürü Hasan Tahsin (Ayni) Bey idi. Yedi sınıflı idâdî (lise) olarak açılan Kabataş, ilk yılında 276 öğrenciye eğitim verdi ve 1909-1910 döneminde 23 kişilik ilk mezunlarını verdi.
Okulun tarihi, Osmanlı'nın son dönemindeki çalkantıları da yansıtır. Balkan Savaşları sırasında diğer birçok okul gibi Kabataş Lisesi'nden de öğretmenler ve son sınıf öğrencileri cepheye katıldı. Savaşın yarattığı ulusal yasa ve üzüntü nedeniyle, 7 Mart 1913'te okulun geleneksel flamasının kırmızı-beyaz olan renkleri kırmızı-siyah olarak değiştirildi. Bu renk değişimi, Kabataş'ın tarihteki acı günlerin anısını yaşatan bir sembolü haline gelmiştir.
1913 yılında Kabataş Mekteb-i İdâdisi beş sınıflık ilk kısmıyla birlikte 12 sınıflı sultânî (lise) statüsüne yükseltilerek adını
Kabataş Mekteb-i Sultanisi olarak değiştirdi. 1919'da okula yatılılık (boarding) imkânı eklenerek şehir dışından gelen başarılı öğrencilerin de kabulü sağlandı. Cumhuriyet'in ilanından sonra Türkiye'deki sultânî okullar kaldırılınca, Kabataş Mekteb-i Sultanisi de 1923-1924 eğitim yılında "
Kabataş Erkek Lisesi" adını aldı. Böylece okul, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin modern lise sistemine dahil olmuş oldu.
Cumhuriyet'le birlikte büyüyen ve gelişen Kabataş Erkek Lisesi, birkaç yıl içinde önemli bir mekânsal değişim yaşadı. 1928-1929 eğitim yılında okul, başlangıçta bulunduğu Kabataş semtinden ayrılarak, Beşiktaş ile Ortaköy arasında yer alan tarihî
Feriye Sarayı binalarından birine taşındı. Feriye Sarayları, 19. yüzyılın ikinci yarısında
Dolmabahçe ve
Çırağan Sarayları'na ek olarak inşa edilmiş bir Osmanlı saray kompleksi olup "Feriye" kelimesi Osmanlıca'da "İkincil, yan" anlamına gelir. İşte bu sayede Kabataş Lisesi, deniz kıyısındaki görkemli yeni yuvasına kavuştu ve halen eğitim öğretime aynı tarihî binada devam etmektedir.
Okulun yakın tarihinde de önemli dönüm noktaları vardır. 1934'te okul bahçesindeki "Ağalar Dairesi" olarak bilinen eski bir yapı onarılarak konferans salonu ve laboratuvarları barındıran Kültür Binası olarak hizmete açıldı. Artan talep ve öğrenci sayısı nedeniyle ortaokul kısmı zaman zaman kapatılıp sadece lise kısmı bırakıldı; örneğin 1941-42 ve 1959-60 yıllarında orta kısım kapatılarak Kabataş bir süre yalnız lise düzeyinde eğitim verdi. 1979 yılında ilk kez 42 kız öğrenci okula kabul edildi ancak bir yıl sonra bu öğrenciler Beşiktaş Kız Lisesi'ne nakledildi. Nihayet 1992 yılında Kabataş Erkek Lisesi çağın gerektirdiği şekilde karma eğitime (kız ve erkek birlikte) geçerek kapılarını yeniden kız öğrencilere açtı. Günümüzde ismi "Erkek Lisesi" olarak kalsa da, okulda kız ve erkek öğrenciler birlikte eğitim görmektedir. 1987'de kurulan Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı (KELEV) ile mezunlarının okulla bağı güçlenirken, 1998'de okul "Anadolu Lisesi" statüsü kazanarak yabancı dil hazırlık sınıfını da programına eklemiştir. Böylece Kabataş, modern Türkiye’nin seçkin eğitim kurumlarından biri olarak geleneğini sürdürmeye devam etmektedir.
Mimari Özellikler
Kabataş Erkek Lisesi'nin eğitim verdiği ana bina, Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma Feriye Sarayları kompleksi içinde yer almaktadır. Feriye Sarayları, Dolmabahçe ve Çırağan Sarayları'nın kapasitesi yetersiz kalınca 1870'li yıllarda Beşiktaş-Ortaköy sahil şeridinde inşa edilmiş ek saray yapılarıdır. "Feriye" adının "ikincil" anlamına gelmesi, bu sarayların başlıca sultan saraylarına ek olarak tasarlandığını gösterir. Kabataş Lisesi'nin kullandığı Feriye Sarayı binası da başlangıçta padişah ailesinin yakınları için yapılmış, sonrasında Cumhuriyet'in ilk yıllarında farklı kamu kurumlarına ev sahipliği yapmış ve 1928'den itibaren okulun kullanımına tahsis edilmiştir.
Tıpkı Dolmabahçe ve Çırağan gibi bu saray yapılarının mimarı da Balyan Ailesi'dir. Kabataş Lisesi binası, 19. yüzyıl Osmanlı saray mimarisinin zarif bir örneğini yansıtmaktadır. Neoklasik üsluptaki cephesi, dönemin görkemli saraylarındaki gibi taş işçiliğiyle bezenmiş süslemelere ve cumbalı çıkmalara sahiptir. Ancak Feriye yapıları "Yan saraylar" olarak planlandığından, dekorasyon ve malzeme bakımından Dolmabahçe gibi ana saraylara göre biraz daha sade bir çizgiye sahiptir. Yine de yüksek tavanlı geniş salonları, deniz rüzgârına açılan balkonları ve manzaraya nazır ferah odalarıyla hanedan mensuplarının konforu düşünülerek inşa edildiği hissedilir.
Okulun deniz tarafındaki cephesi doğrudan doğruya İstanbul Boğazı'na bakar. Kara tarafında ise Çırağan Caddesi boyunca uzanan ve geçmişte saraylara ait koruluklar olan alanlar bulunur. Kompleksin konumu, Çırağan Sarayı'ndan
Ortaköy Camii'ne kadar uzanan sahil hattında stratejik bir noktadadır. Bugün Feriye Sarayları kompleksinin Kabataş Erkek Lisesi dışındaki bir bölümü
Galatasaray Üniversitesi tarafından kullanılmaktadır; birbirine komşu konumdaki bu tarihî yapılar adeta genç nesillere tarih içinde eğitim görme fırsatı sunmaktadır.
Kabataş Erkek Lisesi kampüsü, tarihî dokusunun yanı sıra modern eğitim ihtiyaçlarına uygun bir altyapıya da sahiptir. Ana yapının hemen yanında kız ve erkek öğrenci yatakhanelerinin bulunduğu ek bir bina, yemekhane ve kantin gibi bölümler vardır. Tarihî binalar dönem dönem restorasyonlardan geçerek korunurken, okulun bahçesinde Atatürk büstü ve anıtlar gibi Cumhuriyet değerlerini yansıtan simgeler de görülür. Kabataş Erkek Lisesi, konumu ve mimarisiyle sadece öğrencilerine değil, dışarıdan bakanlara da geçmişin ihtişamıyla iç içe bir atmosfer sunmaktadır.
Kültürel ve Eğitimsel Önem
Kuruluşundan bu yana Kabataş Erkek Lisesi ülkenin en itibarlı ve seçkin liselerinden biri olarak anılagelmiştir. 1908'den beri aralıksız eğitim veren okul, köklü geçmişi sayesinde "
Asırlık çınar" unvanını hak ederken Türkiye'deki lise eğitimi tarihinde özel bir yer edinmiştir. Günümüzde bir Anadolu Lisesi statüsünde olan Kabataş, Millî Eğitim Bakanlığı'nın merkezi sınavıyla ancak en yüksek puanları alan öğrencilerin girebildiği, başarılarıyla öne çıkan bir okuldur. Nitekim Kabataş Erkek Lisesi mezunları, yıllar içinde Türk siyasetinden edebiyatına, sanatından sporuna pek çok alanda zirve isimler olarak karşımıza çıkar. Okulun ünlü mezunları arasında; şair
Özdemir Asaf, efsanevi Beşiktaş J.K. başkanı
Süleyman Seba, "
Cilalı İbo" tiplemesiyle tanınan sinema oyuncusu
Feridun Karakaya, akademisyen-yazar ve eski bakan
Ahmet Taner Kışlalı, reformcu siyasetçi
Adnan Kahveci ve Moğollar grubunun ünlü müzisyeni
Cahit Berkay gibi birbirinden değerli isimler bulunuyor. Bu isimler Kabataş'ın ülke kültürüne ve yaşamına yaptığı katkının yalnızca birkaç örneğidir. Ayrıca gazeteci
Hasan Pulur, karikatürist
Nehar Tüblek, mimarlık tarihçisi
Metin Sözen, şair
Küçük İskender ve yazar
Yalçın Küçük gibi mezunlar da okulun adını farklı alanlarda başarıyla temsil etmişlerdir.
Kabataş Erkek Lisesi'nin kültürel önemi yalnızca öğrencileriyle sınırlı kalmamıştır. Okulun öğretmen kadrosunda da Türk edebiyat ve düşünce hayatının önemli simaları görev yapmıştır. Örneğin ünlü hikâye yazarı
Ömer Seyfettin ve
Çalıkuşu romanının yazarı
Reşat Nuri Güntekin, bir dönem Kabataş'ta edebiyat öğretmenliği yapmışlardır. Yine tarihçi
Fuad Köprülü, şair
Faruk Nafiz Çamlıbel, yazar
Hüseyin Nihal Atsız ve şair-öğretmen
Behçet Necatigil gibi aydınlar da Kabataş Lisesi'nde görev yapmış isimler arasındadır. Böylesine güçlü bir eğitimci kadrosuna sahip olması, Kabataş'ın öğrencilerine sadece ders kitaplarını değil, aynı zamanda geniş bir vizyonu ve kültürel birikimi aktarmasını sağlamıştır.
Okulun günümüzde de sosyal ve kültürel etkinliklerde öncü bir rol üstlendiğini belirtmek gerekir. Yaklaşık 40 farklı öğrenci kulübü bulunan Kabataş Erkek Lisesi, İstanbul genelindeki çeşitli yarışma ve projelerde aktif olarak boy göstermektedir. Örneğin edebiyat kulübü, Kabataş mezunu şair Behçet Necatigil anısına İstanbul liseleri arası bir şiir yarışması düzenleyerek genç yetenekleri edebiyata teşvik etmektedir. Spor, bilim, sanat ve toplumsal sorumluluk projelerinde elde edilen başarılar, Kabataş öğrencilerinin akademik eğitimin yanı sıra çok yönlü gelişimine de önem verildiğinin göstergesidir. Tüm bu özellikleriyle Kabataş Erkek Lisesi, "
Eğitimde marka" haline gelmiş; ülkemizin dört bir yanından gelen parlak gençlerin yetişip hayata atıldığı bir okul olmanın gururunu taşımaktadır.
İlginç Bilgiler ve Anılar
Kabataş Erkek Lisesi'nin tarihinde ve atmosferinde, resmi kayıtlarda yer alan bilgilerin ötesinde, ilgi çekici birçok detay ve hatıra bulunuyor. Bunlardan ilki, yukarıda da bahsettiğimiz okul renklerinin hikâyesidir. Okulun kuruluşundan itibaren flama ve okul arması kırmızı-beyaz iken, 1913'te Balkan Savaşı'nın acı kayıpları sonrasında ulusal yas ilan edilmesi üzerine bu renkler kırmızı-siyaha dönüştürülmüştür. O günden beri Kabataş Lisesi'nin renkleri olan kırmızı-siyah, öğrenciler ve mezunlar için yalnızca okulun simgesi değil; aynı zamanda vatan uğrunda fedakârlığın ve hüzünlü bir tarihin hatırasıdır.
Bir diğer çarpıcı tarihî anekdot, Kabataş Lisesi'nin ana binasının Osmanlı hanedanındaki trajik bir olaya tanıklık etmiş olmasıdır. 30 Mayıs 1876'da tahttan indirilen Sultan V. Murad'ın yerine geçen Sultan Abdülaziz, görevden alındıktan sonra önce
Topkapı Sarayı'nda gözaltında tutulmuş, rahat edemeyince kendi yaptırdığı bu Feriye Sarayı'ndaki bir köşke nakledilmiştir. Ne var ki, tahttan indirilişinden sadece dört gün sonra, 4 Haziran 1876 sabahı Sultan Abdülaziz bilekleri kesilmiş halde bu sarayda ölü bulunmuştur. Tarihe "Abdülaziz Vak'ası" olarak geçen bu şüpheli ölüm, Feriye Sarayları'na hüzünlü bir ün kazandırmıştır. Rivayete göre Kabataş Lisesi'nin müdür odası olarak kullanılan oda, Sultan Abdülaziz'in naaşının bulunduğu odadır. Bu olay, okul binasının duvarlarına sinmiş tarihî anılardan biri olarak hâlâ konuşulur ve okulun mistik atmosferine katkıda bulunur.
Kabataş Erkek Lisesi'yle ilgili bir başka ilginç bilgi ise okulun modelinin Miniatürk'te sergileniyor olmasıdır. İstanbul'un önemli eserlerinin minyatürlerinin bulunduğu açık hava müzesi Miniatürk'te, Kabataş Erkek Lisesi'ne de 2009 yılından beri yer verilmiştir. Okulun 100. kuruluş yılına yaklaşırken, 2 Haziran 2009'da düzenlenen bir törenle Kabataş Lisesi'nin bir maketi Miniatürk parkına konulmuştur. Bu sayede ziyaretçiler, İstanbul'un diğer simge yapılarıyla birlikte Kabataş Lisesi'ni de ölçekli bir model üzerinden görüp tanıma imkânına sahip olmaktadır. Eğitim kurumlarının bu şekilde temsil edilmesi nadir görülen bir onurdur ve Kabataş Lisesi'nin kent siluetindeki yerinin ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir.
Okulun mezunları ve öğrencileri arasında kuşaktan kuşağa aktarılan birçok anı ve efsane de mevcuttur. Özellikle yatılılık geleneğinin eski dönemlerinde, boğaz kıyısındaki yatakhanelerde kalan öğrencilerin geceleri denizden gelen esrarengiz sesler duyduklarına dair anlatılar okul folklorunun bir parçasıdır. Kimi mezunlar, Feriye Sarayı'nın önceki asırdan kalma hatıralarıyla ilgili hikâyeleri yeni nesillere aktararak Kabataş ruhunu canlı tutar. Bahar aylarında düzenlenen geleneksel pilav günleri, her yıl farklı kuşaklardan Kabataş'lıları okul bahçesinde buluşturarak unutulmaz anıların tazelendiği özel buluşmalar haline gelir. Tüm bu zengin kültür ve anılar mozaiği, Kabataş Erkek Lisesi'ni yalnız bir okul değil, aynı zamanda yaşayan bir müze gibi kılmaktadır.
Yatla Boğaz'dan Keşif
Kabataş Erkek Lisesi, İstanbul Boğazı'nın tam kıyısında yer alan ender eğitim kurumlarından biridir. Denizin hemen yanında yükselen bu tarihî bina, bir Boğaz turu sırasında göz hizanıza çıktığında, sadece mimarisiyle değil, taşıdığı kültürel anlamla da etkiler. Teknenin güvertesinden baktığınızda, eğitim ve tarih bir arada nefes alıyormuş gibi görünür.
Böylesine köklü bir yapıyı
yat kiralayarak denizden görmek, sıradan bir İstanbul gezisinin çok ötesinde bir deneyim sunar. Dalgaların usulca vurduğu taş duvarlar, yıllar boyunca binlerce öğrencinin adımlarına tanıklık etmiştir. Bu binayı suyun üzerinden izlemek, zamanla yarışan bir tarih sahnesine tanıklık etmek gibidir.
Kabataş Erkek Lisesi gibi güçlü bir geçmişe sahip bir yapıyı keşfetmek istiyorsanız; yat kiralamak, Boğaz'ın sunduğu en ayrıcalıklı yollar arasındadır. Karadan ulaşılamayacak bir bakış açısını, ancak suyun üzerinden sağlamak mümkün olur.
Özellikle gün batımına yakın saatlerde Kabataş'ın siluetine karşı yapılan özel bir yat turu, İstanbul'un yalnızca mimari değil duygusal hafızasına da dokunur. Lise binasının cephelerine vuran kızıllık ve suya düşen yansımalar, seyri büyüleyici bir tabloya dönüştürür.
Tüm bu detayları gözlemlemek ve kadrajınıza almak için yat kiralamanız, bu güzelliği en iyi açıdan deneyimlemenin anahtarıdır. Fotoğraf tutkunları, tarih meraklıları ve İstanbul'un ruhunu keşfetmek isteyen herkes için kaçırılmaması gereken bir duraktır.
Zaman zaman, İstanbul'un koşturmacası içinde böyle anlara vakit ayırmak gerekir. Kabataş Erkek Lisesi'ni bu kadar etkileyici kılan şey, yalnızca mimarisi değil, onu denizden izlerken hissettiğiniz duruluk ve sadeliktir. İşte bu yüzden yat kiralamayı düşünenler için bu durak, mutlaka rotaya dahil edilmelidir.
Denizden bu yapı hakkında edineceğiniz izlenim, sıradan bir bakışın çok ötesindedir. Kabataş Erkek Lisesi'ni bir kez uzaktan izlemekle yetinmeyin; rotanızı ayarlayın ve yat kiralamayla İstanbul'un bu nadide köşesini keşfedin.
Her detayda zamanın izini taşıyan bu yapı, sadece bir okul değil; aynı zamanda geçmişin suya yansıyan yüzüdür. İstanbul'u farklı bir açıdan görmek isteyenler için yat kiralamayı tercih etmek, şehrin ruhunu daha derinden hissetmenin yollarından biridir.