İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında, Boğaz'ın en dar noktasında (yaklaşık 700 m genişlik) yer alan görkemli Rumeli Hisarı, karşı kıyıdaki Anadolu Hisarı ile birbirine bakar konumdadır.
Yüzyıllara meydan okuyan devasa taş surları ve üç büyük kulesiyle ilk bakışta dikkat çeken bu ortaçağ kalesi, Boğaz'dan geçenleri ihtişamıyla etkiliyor. Tarihî dokusu ve stratejik konumuyla İstanbul siluetinin en önemli yapılarından biri olarak öne çıkan Rumeli Hisarı, günümüzde müze olarak ziyaret edilebilmekte ve hem tarihi hem manzarasıyla İstanbul'da gezilecek yerlerin başında gelmektedir.
Rumeli Hisarı'nın Tarihçesi
Rumeli Hisarı, Osmanlı padişahı
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1452 yılında İstanbul'un fethine hazırlık amacıyla, Boğaz'ın Karadeniz'e yakın en dar kısmına inşa ettirilmiştir. Amaç, Boğaz'dan gelebilecek düşman yardımlarını kesmek olduğu için halk arasında
Boğazkesen adıyla da anılmıştır. Kale inşası 1452 Mart ayı sonunda başlayıp yalnızca yaklaşık doksan gün gibi rekor bir sürede tamamlanmıştır. Bu kadar kısa sürede bitirilmesinde, inşaatın iş bölümüyle yürütülmesi etkili oldu: Fatih Sultan Mehmet deniz kıyısındaki üç büyük kulenin yapımını üç paşasına tevdi etmiş, surlar ve diğer kısımların inşasını bizzat kendisi organize etmiştir. Nitekim deniz kenarındaki bu üç ana kule, inşasını üstlenen komutanların adlarıyla Saruca Paşa, Zağanos Paşa ve Halil Paşa kuleleri olarak anılagelmiştir. İnşaatta 300’den fazla usta, ~800 kadar işçi ve ~200 nakliye görevlisinin çalıştığı belirtilmektedir. Kullanılan kereste İzmit ve Karadeniz Ereğli'den, taş ve kireç ise çeşitli Anadolu bölgelerinden ve civardaki harap Bizans yapıların kalıntılarından sağlanmıştır. Hisarın Boğaz trafiğini kontrol etmedeki rolü fetihten önce hemen hissedildi; Boğaz'dan izinsiz geçen gemiler kale toplarıyla batırılıyor ve İstanbul'a gelebilecek deniz yardımı tamamen engelleniyordu.
İstanbul'un 1453'te fethinde önemli rol oynayan Rumeli Hisarı, fetih sonrası uzun yıllar askerî garnizon olarak kullanıldı. Bu dönemde özellikle Saruca Paşa Kulesi bir süre zindan (hapishane) işlevi görmüştür. 16. yüzyılın başlarında meydana gelen 1509 Büyük İstanbul Depremi kaleyi ciddi biçimde hasarlasa da kısa sürede onarılmış, ardından 1746'daki büyük bir yangın iç kısımlardaki ahşap yapıları yok etmiş ancak bu hasar da III. Selim döneminde (1789-1807) giderilmiştir. 18. yüzyıl sonlarından itibaren Boğaz savunmasındaki stratejik önemini tamamen yitiren hisar bakıma muhtaç hale gelmiş ve zamanla sivil yerleşime sahne olmuştur (1877 yılı kayıtlarına göre hisarın içinde ve çevresinde 46 hane bulunuyordu).
Cumhuriyet döneminde Rumeli Hisarı tekrar değer kazanmış, 1950'li yıllarda kapsamlı restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir. 1953'te başlayan restorasyonda kalenin yıkılmış kısımları onarıldı, sur içindeki gecekondular temizlendi. Ayrıca avluda harap haldeki eski Boğazkesen Mescidi (Fatih'in yaptırdığı küçük fetih camii) kalıntıları değerlendirilerek alana bir açık hava tiyatrosu inşa edildi. Hisar, 1960'lardan itibaren müze işlevinin yanı sıra yaz aylarında tiyatro ve konser etkinliklerine de ev sahipliği yapmaya başladı. Özellikle 1980'lerin sonunda başlayan Rumeli Hisarı Konserleri, kaleyi İstanbul'un en popüler yaz eğlence mekânlarından birine dönüştürdü. Ancak tarihi yapıya zarar verme endişesiyle konserler 2000'lerin ortalarında durduruldu ve 2008 yılında son kez düzenlendi. Günümüzde hisar
Rumeli Hisarı Müzesi olarak hizmet vermekte olup ziyarete açıktır. Bahçesinde fetihte kullanılan toplar, gülleler ve Haliç'i kapattığı rivayet edilen ünlü zincirin bir parçası sergilenmektedir.
Rumeli Hisarı'nın Mimari Özellikleri
Rumeli Hisarı, inşa amacına uygun olarak tamamen askerî işlev gözetilerek tasarlanmış bir Osmanlı kalesidir. Yapı, Boğaz'ın coğrafi yapısına uyum sağlayacak şekilde yamaca yayılan yamuk biçimli bir plan üzerine kuruludur. Deniz seviyesinden başlayıp tepeye doğru yükselen surları yaklaşık 125×250 m alanda, toplam 32.000 m² civarında bir iç alanı çevrelemektedir. Kalenin konumu son derece stratejiktir: Tam karşısındaki Anadolu Hisarı ile çapraz ateş oluşturacak şekilde konuşlanmıştır ve Boğaz'ın güçlü akıntıları nedeniyle gemilerin rotasını tam bu noktaya yanaştırmak zorunda kalacağı hesap edilerek inşa edilmiştir. Böylece Rumeli ve Anadolu hisarları birlikte Boğaz'ı tamamen kontrol altında tutan bir kilit görevi görmüştür.
Mimari açıdan hisarın en dikkat çekici unsurları, sur duvarlarıyla birbirine bağlanan çok sayıdaki kuleleridir. Hisar bünyesinde irili ufaklı toplam 13 burç (kule) vardır. Bunların arasında üç tanesi boyut ve tarihî önem bakımından öne çıkıyor: Saruca Paşa, Zağanos Paşa ve Halil Paşa kuleleri. Bu üç yuvarlak planlı ana kule, kalenin köşe noktalarında konumlanmış olup adlarını yapımlarını üstlenen Osmanlı paşalarından almıştır. Yaklaşık 28 m yüksekliğe ve 5–7 m arasında değişen muazzam duvar kalınlıklarına sahip bu kuleler, dünyanın en büyük kale burçları arasında sayılmaktadır. Saruca Paşa Kulesi'nin çapı 23,3 m olup duvarları 7 m kalınlığındadır ve zemin dâhil 9 katlı bir yapıdır. Halil Paşa Kulesi de benzer biçimde 9 katlı ve ~23 m çapındadır. Zağanos Paşa Kulesi ise 26,7 m çapa ve ~5,7 m duvar kalınlığına sahip olup 8 katlıdır. Hisarın kara ve deniz taraflarında toplam 3 ana kapısı vardır; ayrıca surlar üzerinde farklı yönlere bakan birkaç küçük kapı ve mazgal da bulunuyor.
Kale inşasında döneminin imkânları dâhilinde kaliteli kesme taş, tuğla ve ahşap malzeme kullanılmıştır. Surları oluşturan taşların büyük bölümü İstanbul civarındaki ocaklardan çıkarılmış, ayrıca çevredeki eski Bizans yapılarından çıkarılan devşirme taşlar da yapıya dâhil edilmiştir. Harç yapımında kullanılan kireç, Anadolu yakasındaki hazırlık ocaklarından getirilmiştir. Kulelerin iç donanımı için gereken kalas ve keresteler önceden tedarik edilerek İzmit ve Karadeniz Ereğli'den taşınmıştır. Tarihî kayıtlarda, kapı ve pencerelerde kullanılmak üzere Kavak ve Büyükada'dan demir cevheri getirildiği de geçmektedir. Hisarın mimarı konusunda kesin bir kayıt olmamakla birlikte, bazı kaynaklar kaleyi Fatih'in baş mimarı Muslihiddin Ağa'nın tasarladığını belirtiyor. İç yapı olarak hisarın tamamen askerî ihtiyaçlara yönelik unsurlar barındırdığı bilinmektedir: İç avluda erzak depoları, askerî koğuşlar ve küçük bir mescit (namazgâh) bulunuyordu. Fethin sembolü olarak yaptırılan bu Boğazkesen Mescidi'nin sadece temel ve minare kalıntıları zamanımıza ulaşabilmiş, yakın dönemde aslına uygun şekilde yeniden inşa edilerek 2015 yılında ibadete açılmıştır.
Rumeli Hisarı'nı Yatla Keşfedin
Boğaz kıyısında konumlanan Rumeli Hisarı'nı karadan görmek elbette etkileyicidir. Ancak bu devasa yapının bütün ihtişamını ve stratejik konumunu tam manasıyla kavramanın en iyi yolu, onu denizden seyretmektir. İstanbul Boğazı'nda yat kiralama yoluyla yapılacak bir gezi, bu tarihi kaleyi keşfetme deneyimini sıradan bir manzaradan çıkarıp unutulmaz bir anıya dönüştürür. Su seviyesinden yukarı doğru yükselen kuleleri ve dik yamaçlara yaslanan surları, özellikle bir yatın güvertesinden izlenince çok daha etkileyici bir perspektif sunar. Anadolu yakasındaki karşıt hisarla kurduğu görsel dengeyi de ancak denizden bakıldığında tam olarak fark edebilirsiniz.
Bu eşsiz kaleyi denizden keşfetmek isterseniz, kendinize özel bir
yat kiralayarak surlarını ve burçlarını yakından izleyebilirsiniz. Kıyıdan asla göremeyeceğiniz detayları, dalgaların hizasından fark etmek mümkün olur; taş duvarlardaki tarihin izlerini deniz meltemi eşliğinde hissedersiniz. Boğaz boyunca süzülürken her metrede İstanbul'un tarihine tanıklık eden bu hisarın farklı bir yüzünü keşfetmiş olursunuz. Yatınız hisarın önünden geçerken, yüzyıllar önce İstanbul'un fethi için yapılan hazırlıkları hayal etmek, tarihle iç içe bir yolculuğa çıkmak gibidir.
Siz de Rumeli Hisarı'nın benzersiz manzarasını en özel şekilde deneyimlemek için yat kiralayın ve Boğaz'ın sularından bu tarihi yapıyı keşfe çıkın. İster aileniz ve arkadaşlarınızla keyifli bir gezi, ister özel bir kutlama için olsun, yat kiralayın ve bu görkemli kaleyi deniz üzerinden selamlayın. Kaleye doğru yaklaşırken İstanbul'un fethedilmeye hazırlandığı anların ruhunu hissedecek, Boğaz'ın ortasında tarihe tanıklık edeceksiniz. Unutmayın, Boğaz'da bir yat turu ile Rumeli Hisarı'nı denizden görmek, İstanbul gezinize bambaşka bir boyut kazandıracak eşsiz bir deneyimdir.