İstanbul Boğazı'nın kıyısında, Üsküdar sahilinde adeta denize uzanmış konumuyla dikkat çeken Şemsi Paşa Camii, küçük ölçeğine rağmen büyüleyici bir ilk izlenim bırakıyor.
Boğaz sularına sıfır noktada inşa edilen bu cami, Anadolu yakasından Marmara Denizi'ne açılan stratejik bir noktadadır; tam karşısında tarihi yarımadanın siluetini süsleyen Galata Köprüsü ve Haliç uzanır. Üsküdar'ın sahil şeridinde, arkasındaki daha büyük camiler ve kentin simgeleriyle birlikte siluetin ayrılmaz bir parçası haline gelen
Şemsi Paşa Camii, mütevazı boyutlarına karşın konumunun getirdiği ihtişamla görenleri kendine hayran bırakıyor.
Cami ve çevresi gün boyu canlı bir atmosfere sahiptir. Hemen yanı başından geçen sahil yürüyüş yolunda balık tutanlar, gün batımını izleyen çiftler ve martılara simit atan şehir sakinleri eksik olmaz. Bu tarihi yapının denize sıfır olması, onu İstanbul'daki benzerlerinden ayırmaktadır; dalgaların sesi caminin duvarlarında yankılanıyor. Halk arasında
Kuşkonmaz Camii olarak bilinen Şemsi Paşa Camii, rüzgârlı konumundan dolayı üzerine kuşların konamadığı rivayetiyle anılır. Boğaz'ın sürekli esen rüzgârları sayesinde çatısında kuş görmenin nadir oluşu, ziyaretçilere bu efsaneyi anımsatır ve camiyi daha da ilgi çekici kılar.
Şemsi Paşa Camii'nin Tarihçesi
Osmanlı klasik döneminin zarif bir ürünü olan Şemsi Paşa Camii, 16. yüzyılın son çeyreğinde inşa edilmiştir.
Vezir Şemsi Ahmet Paşa, Sultan II. Selim ve Sultan III. Murat dönemlerinde devlet adamlığı yapmış ve kendi adıyla anılan bu camiyi
Mimar Sinan'a 1580 yılında inşa ettirmiştir. Dönemin önemli vezirlerinden Sokollu Mehmet Paşa ile çağdaş olan Şemsi Paşa, bu eseriyle İstanbul'a kalıcı bir miras bırakmıştır. Cami, bitişiğindeki medrese (dârülhadis) ve türbe ile birlikte küçük bir külliye oluşturuyor. İnşaatı devam ederken 1580 yılında vefat eden Şemsi Ahmet Paşa'nın kabri, caminin deniz tarafındaki türbede yer almaktadır. Böylece cami, banisinin ebedi istirahatgahını da bağrında taşıyan manevi bir mekan niteliği kazanmıştır.
Tarihi boyunca Şemsi Paşa Camii bazı önemli olaylara ve değişimlere tanık olmuştur. Rivayete göre, titiz kişiliğiyle tanınan Şemsi Paşa, Mimar Sinan'dan kuşların pisleyemeyeceği bir cami yapmasını istemiş; Sinan da Karadeniz ile Marmara'dan esen rüzgârların kesiştiği bu kıyı noktasına camiyi konumlandırarak kuşların minare ve kubbeye yaklaşamamasını sağlamıştır. Aradan geçen yüzyıllar içinde cami, 1894 yılındaki büyük İstanbul depreminde ciddi hasar gördü ve 1895'te onarıldı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında harap bir halde kalan yapı, Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla 1940-1943 yıllarında kapsamlı bir restorasyondan geçirildi. Yakın dönemde, 2007-2008 restorasyonunda denize doğru eğilmeye başlamış olan minaresi aslına uygun şekilde onarıldı. Günümüzde cami ve külliyesi, geçirdiği restorasyonlar sayesinde hem ibadete açık bir halde hizmet vermekte hem de tarih meraklıları için önemli bir ziyaret noktası olarak varlığını sürdürmektedir.
Şemsi Paşa Camii'nin Mimari Özellikleri
Şemsi Paşa Camii, Mimar Sinan'ın ustalık dönemi eserlerinden biri olup küçük ölçekli olmasına rağmen mimari bütünlüğü ve inceliğiyle dikkat çekicidir. Cami, yaklaşık 8×8 metre boyutlarında kare planlı ve tek kubbeli bir yapıdır. Tamamen kesme taştan inşa edilmiştir; kubbesi sekizgen bir kasnağa oturur ve dıştan kurşun kaplıdır. Caminin kuzey (deniz) ve batı cepheleri boyunca, on zarif sütunla desteklenen üzeri düz çatılı bir son cemaat revakı (açık giriş eyvanı) vardır. Bu revak, caminin deniz kenarındaki cephesine estetik bir görünüm kazandırırken, ibadet öncesi cemaatin toplanabileceği bir alandır. Yapının batı köşesinde yükselen tek şerefeli (balkonlu) minaresi, ince ve zarif oranlarıyla caminin genel görünümüyle uyum içindedir. Minare korkuluklarında mermer şebekeler kullanılmış olup, klasik üslubun sade zarafetini yansıtmaktadır. Cami giriş kapısı beyaz mermer sövelerle çevrelenmiş ve Hereke taşlarıyla süslenmiştir; ayrıca nadir bulunan kırmızı Burgaz taşı ile işlenmiş detaylar da yapıya ayrı bir zenginlik katmıştır. Küçük boyutlarına rağmen Şemsi Paşa Camii'nin dış cephe işçiliğinde ve genel siluetinde büyük camilerdeki görkem, adeta mütevazı bir ölçeğe ustaca sığdırılmıştır.
İç mekânda da klasik Osmanlı mimarisinin zarif dokunuşları hissedilmektedir. Mihrabı, mermerden yapılmış olup üzeri mukarnas kabartmalarla (stalaktit formlu süslemelerle) bezenmiştir. Küçük ibadet alanının etrafındaki alt sıra pencereler dikdörtgen söveli, üst sıra pencereler ise sivri kemerli ve alçı revzenlidir; bu düzen, içeriye bol ışık girmesini sağlarken duvarlarda ferah bir atmosfer oluşturur. Kubbe içi ve kasnak bölümü, geleneksel Osmanlı motifleriyle (örneğin rûmî ve palmet desenleri) renkli kalem işi süslemelerle donatılmıştır. Kubbenin ortasında ve kenar kuşağında büyük hat yazıları bulunur ve bu yazılar 20. yüzyılda hattat İsmail Hakkı Altunbezer tarafından yenilenmiştir. Cami genelinde süsleme unsurları oldukça sade tutulmuş, küçük boyutlu yapıya uygun orantıda işlenmiştir. Halk arasında Kuşkonmaz Camii diye anılan bu eser, küçük fakat son derece zarif ve orantılı mimarisiyle Mimar Sinan'ın dehasını yansıtmakta, asimetrik yerleşimli külliye planına rağmen göze hoş gelen bir ahenk sunmaktadır. Ayrıca yapının deniz kenarında olmasından kaynaklanan teknik bir özelliği de dikkat çekmektedir: Mimar Sinan, caminin avlusuna özel bir su tahliye sistemi (rögar) yerleştirmiştir. Lodos fırtınalarında dalgaların avlu duvarını aşıp içeri girebilen deniz suları, bu rögar sayesinde tekrar denize tahliye edilmektedir. Bu dahiyane mühendislik çözümü, Sinan'ın çevresel koşullara ne denli yaratıcı uyum sağladığının bir göstergesidir ve benzeri başka hiçbir Osmanlı camisinde görülmez. Sonuç olarak Şemsi Paşa Camii, küçük ölçeğine rağmen hem estetik hem de işlevsel açıdan tam bir mimari bütünlük sergileyen, Boğaz kıyısındaki konumuyla da eşsiz bir eserdir.
Şemsi Paşa Camii'ni Yatla Keşfedin
İstanbul Boğazı'nın güzelliklerini doyasıya yaşamak isteyen gezginler için
İstanbul yat kiralama seçeneği oldukça caziptir. Özellikle Üsküdar sahilini denizden keşfe çıktığınızda, Şemsi Paşa Camii'nin benzersiz siluetini suyun üzerinden seyretme fırsatı bulursunuz. Boğaz'ın serin esintileri eşliğinde, tarihi yarımada ve Üsküdar manzaralarını arkanıza alarak bu küçük caminin adeta suya dokunan siluetini izlemek unutulmaz bir deneyimdir. Yatınızın güvertesinden İstanbul'un hem Avrupa hem Anadolu yakasındaki önemli yapıları aynı anda görürken, Şemsi Paşa Camii'nin denize sıfır konumunun yarattığı etkileyici atmosferi hissedebilirsiniz. Günün farklı saatlerinde caminin silueti de farklı güzellikler sergiler; sabah güneşiyle parlayan kubbe ve minare, akşam alacasındaki siluetine oranla bambaşka bir tablo oluşturur. Bu tabloyu en iyi açıdan yakalamak için Boğaz'da özel tekneyle gezmek, size şehrin büyüsünü denizden hissetme imkanı tanır.
Bir yat kiralayıp Boğaz sularında süzülürken, İstanbul'un tarihi ve doğal güzelliklerini özgürce keşfedebilirsiniz. Üsküdar kıyılarında yatınızla ilerlerken sahilin panoramik manzarası gözlerinizin önüne serilir: Bir yanda Kız Kulesi'nin zarif silueti, hemen devamında Şemsi Paşa Camii'nin denizle iç içe geçmiş görüntüsü ve biraz ileride Üsküdar'ın diğer tarihi camileri... Yat ile dolaşmanın en büyük avantajı, istediğiniz noktada durup manzaranın tadını çıkarabilmenizdir. Şemsi Paşa Camii'ne doğru yaklaşırken, dalgaların kıyıya vurma sesini ve minarenin sudaki yansımasını fark edeceksiniz. Bu eşsiz perspektiften camiyi fotoğraflamak, karadan görenlerin deneyimleyemeyeceği detayları yakalama şansı verir. Yatınızın konforunda Boğaz'ın hem kalabalığından uzaklaşıp hem de kalbine doğru yol alırken, İstanbul'un iki kıtasını birleştiren bu tarihi sahil şeridini en iyi açıdan görmenin keyfini yaşayacaksınız.
Unutulmaz bir Boğaz deneyimi yaşamak istiyorsanız, siz de bir yat kiralayın ve İstanbul'u denizden keşfetmenin ayrıcalığını tadın. Özel yat geziniz sırasında, Şemsi Paşa Camii gibi kıyıya sıfır konumdaki nadir eserleri yakından gözlemleme fırsatı bulacaksınız. Deniz üzerinden baktığınızda caminin ardındaki Üsküdar semti ve arka planda yükselen şehir manzarası, tüm detaylarıyla kartpostal gibi önünüzde serilir. Kalabalık turist rotalarından uzakta, kendi rotanızı çizerek İstanbul'un incisi Boğaz'da gezerken, tarih ile doğanın buluştuğu bu noktaların büyüsüne kapılmamak imkânsızdır. Yat turunuz boyunca dilerseniz kısa bir mola verip caminin yakınına demir atabilir, Boğaz'ın hafif sallantısı eşliğinde çayınızı yudumlarken bu asırlık mabedi dışarıdan selamlayabilirsiniz. Yat kiralama ile gelen özgürlük sayesinde, İstanbul'un tüm güzelliklerini kendi programınıza göre keşfederken, Şemsi Paşa Camii'nin de dahil olduğu bu eşsiz manzaranın tadını çıkaracak ve şehrin tarihine farklı bir açıdan tanıklık edeceksiniz.