Üsküdar ilçesinin Kuleli semtinde, Boğaz kıyısında yer alan Kaymak Mustafa Paşa Camii, pencereleri doğrudan mavi sulara açılan 300 yıllık ahşap bir yalı camiidir.
1720 yılında Lale Devri'nin zarif atmosferinde inşa edilen bu küçük cami, Osmanlı donanmasına yıllarca hizmet etmiş bir kaptan olan
Kaymak Mustafa Paşa'nın hayratı olarak tarihe geçmiştir. Kırmızı ahşap cepheli yapısı ve tek şerefeli zarif minaresiyle Boğaz siluetine ayrı bir güzellik katan cami, tarihi dokusunu koruyarak hem yerel halka hem de yabancı konuklara huzurlu bir ziyaret deneyimi sunmaktadır. Konumu ve hikâyesiyle dikkat çeken
Kaymak Mustafa Paşa Camii, İstanbul'da Boğaz kıyısını keşfe çıkanların es geçmek istemeyeceği bir durak haline gelmiştir.
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii'nin Tarihçesi
Kaymak Mustafa Paşa Camii, Sultan III. Ahmet döneminde (Lale Devri) 1720-1721 yıllarında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın damadı olan Kaymak Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Dönemin zevk ve zarafetini yansıtan Lale Devri'nin sonlarına denk gelen bu yapının banisi Kaymak Mustafa Paşa, ne yazık ki 1730 yılındaki Patrona Halil Ayaklanması sırasında idam edilmiş; üstelik kendisi, II. Viyana Kuşatması ile tanınan ünlü Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın torunuydu.
II. Mahmud döneminde cami bazı eklemelerle genişletildi. 1837 yılında Sultan II. Mahmud, yapıya ahşap bir son cemaat mahalli (revak) ile padişahın namaz kılması için özel Hünkar Mahfili eklettirdi. Bu sayede cami, padişahın veya devlet erkanının Kuleli bölgesine geldiğinde uğrayabileceği donanımlı bir ibadet yerine büründü. 19. yüzyıl boyunca Kaymak Mustafa Paşa Camii, civardaki mahalle sakinlerine ve bitişiğindeki askeri kışlanın (sonradan Kuleli Askerî Lisesi) personeline hizmet veren mütevazı bir semt camisi olarak varlığını sürdürdü.
Zaman içinde yıpranan cami, Cumhuriyet döneminde bir dizi restorasyondan geçirildi. 1990'lı yılların başında kapsamlı bir onarım gören yapıda, bu çalışma sonrasında son cemaat yeri üst katı kadınlar mahfili olarak düzenlendi. 2018 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce başlatılan son restorasyon ise 2021 yılı ramazan ayında tamamlandı; böylece Kaymak Mustafa Paşa Camii yeniden ibadete ve ziyarete açılarak tarihî mirasını yaşatmaya devam etti.
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii'nin Mimari Özellikleri
Caminin planı kareye yakın dikdörtgen formda olup duvarları kâgir malzemeden inşa edilmiştir. İbadet mekânını örten büyük merkezi kubbe ve onun köşelerindeki dört küçük kubbe, dışarıdan bakıldığında kırma çatı ile gizlendiği için fark edilmez. Mihrab duvarı ve yan cephelerdeki yüksek kemerli pencereler, iç mekâna bol ışık girmesini sağlar; bu pencereler cemaat için adeta Boğaz'ın huzur veren manzarasına açılan birer seyirlik gibidir. Ahşap tavanlı son cemaat yeri (ön revak) ve iki katlı Hünkar Mahfili 1837'de eklenmiş olup, tek şerefeli ince minaresi yapının kuzeydoğu köşesinde yükselmektedir. Barok etkiler taşıyan ampir üsluptaki mihrabı büyük ölçüde özgün kalan camideki ahşap minber ise sonradan eklenmiştir; minberin yapımı hattat Hasan Efendi tarafından üstlenilmiştir.
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii'nin Kültürel ve Sosyal Önemi
Kaymak Mustafa Paşa Camii, yapıldığı dönem olan 18. yüzyılda Boğaz kıyısındaki sayfiye kültürünün ve Lale Devri'nin estetik anlayışının bir parçasıydı. Büyük selatin camilerinin aksine mütevazı ölçeğiyle mahalle camisi kimliğini koruyan bu eser, çevresindeki halka ve yakınındaki Kuleli kışlasının/askerî okulun mensuplarına manevi bir yuva oldu. Muhteşem konumu ve dingin atmosferiyle tanınan cami, geçmişten bugüne huzur arayanları cezbeden sakin bir ibadet mekânı olarak görülmektedir. Günümüzde de aktif bir ibadethane olan Kaymak Mustafa Paşa Camii, tarihi ve mimari değerleriyle hem cemaatine hizmet vermeye hem de Boğaz kıyısında kültürel bir sembol olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii Hakkında Az Bilinenler ve İlginç Detaylar
Ayrıca, Kaymak Mustafa Paşa Camii'ne dair pek bilinmeyen birkaç ilginç detay bulunmaktadır:
Trajik Lale Devri Hikayesi
Camiyi yaptıran Kaymak Mustafa Paşa, Lale Devri'nin sonunu getiren 1730 Patrona Halil Ayaklanması sırasında idam edilmiştir. Üstelik Paşa, II. Viyana Kuşatması'nı yönetmiş olan Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın öz torunudur.
Farklı İsimleri
Tarih boyunca bu cami farklı adlarla da anılmıştır. Bazı kaynaklar yapıyı
Kulebahçe Mescidi veya
Kuleli Ocağı Mescidi adıyla kaydederken, yöre halkı arasında kısaca
Kuleli Camii olarak da bilinir.
Gizli Kubbeler
Dışarıdan bakıldığında ahşap çatılı sade bir yapı gibi görünse de caminin ibadet mekânı aslında kubbelerle örtülüdür. Ana mekânın ortasında bir büyük kubbe ve dört köşesinde küçük kubbecikler bulunur; fakat bu kubbeler dışarıdan geniş saçaklı çatı nedeniyle fark edilmez.
Kayıp Çeşme
Kaymak Mustafa Paşa, caminin hemen yanına bir de hayrat çeşmesi yaptırmıştır. Günümüze ulaşmayan bu çeşmenin kitabesindeki H.1137 (1724-25) tarihi, caminin ilk inşa zamanına ışık tutan önemli bir detay olarak kabul edilmektedir.
Mescitten Camiye
İlk yapıldığında minberi olmadığı için mescit statüsünde kalan yapı, H.1163 (1749-50) yılında Voyvoda Ahmet Ağazade Hasan Efendi'nin bir minber ilavesiyle gerçek anlamda camiye dönüştürülmüştür.
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii'ni Yatla Boğaz'dan Keşfedin
Boğaz sularında yapacağınız özel bir tekne gezisi sırasında, Kuleli sahilinde aniden karşınıza çıkan Kaymak Mustafa Paşa Camii'nin manzarası adeta büyüleyicidir. Teknenin güvertesinden bu zarif yalı camisinin kırmızı ahşap duvarlarını ve ince minaresini seyrederken, hem tarihin hem de eşsiz İstanbul siluetinin içinde olduğunuzu hissedersiniz. Sabahın ilk ışıklarında suyun durgunluğunda caminin kıyıya vuran yansıması huzur verirken, akşam güneşinin altın ışıkları altında minaresi ve kubbeleri silüetini masalsı bir tabloya dönüştürür. Bu benzersiz atmosfer, Boğaz turunuzun unutulmaz anlarından biri olacaktır.
Boğaz'ın bu sessiz ve etkileyici köşesini özgürce keşfetmek için yat kiralamak harika bir seçenektir. Kalabalıklardan uzakta, özel bir yat turu ile camiyi denizden yakından görebilir, dilediğiniz noktada durup fotoğraf molası verebilirsiniz. Kendi rotanızı belirleyebileceğiniz bir yatın güvertesinde, sevdiklerinizle birlikte tarihi dokuyu hissederek İstanbul'un tadını çıkarma ayrıcalığına sahip olursunuz.
Çengelköy açıklarında bir yat kiralayıp rotanızı Kuleli kıyılarına çevirdiğinizde, şehrin bu nadide camisi tüm güzelliğiyle sizi karşılar. Böylesi bir tekne gezisi sırasında dalga sesleri eşliğinde caminin zarif minaresinin göğe doğru yükselişini izlemek, insana geçmişle bugün arasında bir bağ kurdurur. Dalgaların teknenize hafifçe vurduğu anlarda, bu tarihî yapıyı denizden izlemek adeta zamanda bir yolculuğa çıkmak gibidir.
Eğer İstanbul Boğazı'nda gerçekten özel anlar yaşamak ve bu tarihî incinin ihtişamını en iyi açıdan görmek istiyorsanız, rotanıza mutlaka Kuleli sahilini de eklemeli ve bu deneyim için bir yat kiralamalısınız. Boğaz turu planınıza Kaymak Mustafa Paşa Camii'ni dahil etmek, klasik şehir gezilerine bambaşka bir perspektif katacaktır. Sevdiklerinizle Boğaz'ın ortasında, tarihle iç içe bir ortamda geçireceğiniz bu anlar, İstanbul ziyaretinizin en unutulmaz hatıralarından olacaktır.
Yat kiralamayla kazanacağınız özgürlük sayesinde, İstanbul'un bu köşesini dilediğiniz saatte ziyaret edebilirsiniz. İster güneşli bir sabahta camiyi selamlayan ilk ziyaretçiler olun, ister gün batımında Boğaz'ın turuncu ufkunda bu yapıyı izleyin, kendi yatınızla hareket etmek tüm bu seçenekleri mümkün kılmaktadır. Yatınızın sağladığı esneklik ile dilerseniz küçük bir kutlama yapabilir, dilerseniz sadece güzel bir gün geçirmek için demir alıp bu tarihî caminin önünde durabilirsiniz. Her hâlükârda, Boğaz'ın serin esintisi ve caminin huzurlu silueti eşliğinde yaşayacağınız anlar, İstanbul'un büyüsünü en özel şekilde deneyimlemenizi sağlayacaktır.