Beylerbeyi sahilinde yer alan Çukur Yalı (Münevver Ayaşlı Yalısı), Boğaziçi'nin zarif tarihi yalılarından biridir.
Beylerbeyi İskelesi'ne komşu konumdaki bu köşk, Boğaz'dan geçenlerin ilk bakışta dikkatini çeken bir görünüme sahiptir. İki katlı yapının ortasında yer alan cumbalı cephesi ve denizin üzerine kurulmuş temelleriyle klasik Osmanlı yalı mimarisinin zarafetini yansıtmaktadır. Hem geleneksel detaylara hem de görkemli bir duruşa sahip olan yalı, Boğaz üzerinde süzülürken ziyaretçilere geçmişten bir kesit sunuyor. Tarihî dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Çukur Yalı, aynı zamanda Ayaşlı Yalısı adıyla da bilinmektedir.
Tarihçe
19. yüzyılda ilk sahibi Bursalı Şemsi Efendi olan yalı, içerisinde asma katlı bir semahane (Mevlevi tören salonu) barındıracak şekilde inşa edilmiş ve Bursa Mevlevihanesi'nin yazlık şeyh evi olarak kullanılmıştır. Sonrasında Osmanlı devlet adamlarından Talat Bey'in ailesine geçen yapı, I. Dünya Savaşı yıllarındaki çalkantılı olaylar ve ailenin yaşadığı trajediler sonucunda bakımsız kalmış, zamanla harap olmuştur.
Cumhuriyet döneminde yalıyı yeniden canlandıran kişi yazar Münevver Ayaşlı olmuştur. 1936 yılında Münevver Hanım, harap durumdaki bu yalının arsasını satın alarak ünlü mimar Sedad Hakkı Eldem'e yeniden projelendirdiği bir köşk inşa ettirdi. Eldem, geleneksel Türk yalı mimarisini modern tekniklerle harmanlayarak 1938'de kâgir (taş) yapıda, iki katlı yeni bir yalı ortaya koymuştur. Böylece Ayaşlı Yalısı, çağdaş Türk mimarlığının gelenekle buluştuğu önemli örneklerden biri haline gelmiştir. Münevver Ayaşlı bu yalıda ömrünün 56 yılını geçirmiş; tezhip, ebru, tasavvuf musıkisi ve edebiyat sohbetleriyle evini adeta bir kültür merkezi ve entelektüellerin buluşma noktası haline getirmiştir. 20 Ağustos 1999'da Ayaşlı'nın vefatından kısa süre sonra, yalının yönetimi ailesinin kurduğu vakfa geçti.
Günümüzde Çukur Yalı, tarihi kimliğini korumakla birlikte işlevsel olarak farklı bir amaçla hizmet vermektedir. 2000 yılından beri yalı, Beylerbeyi Villa Bosphorus adıyla faaliyet gösteren bir restoran olarak kullanılmaktadır. Bir zamanlar edebî ve kültürel toplantılara ev sahipliği yapan bu eşsiz mekânın üst katı ise halen Münevver Ayaşlı Vakfı'na ait ofis olarak kullanılmakta ve ileride kültür evi olarak değerlendirilmesi planlanmaktadır. Restorana dönüştürülen yalıya uğrayan ziyaretçiler, Boğaz manzarasına nazır bir ortamda hem lezzetli bir mola verebilmekte hem de tarih kokan bir Osmanlı yalısının atmosferini deneyimleyebilmektedir.
Yatla Keşif
Yat kiralama, İstanbul Boğazı'nı keşfetmenin en ayrıcalıklı ve keyifli yollarından biridir. Özel bir yat ile seyre çıktığınızda, Beylerbeyi kıyısındaki Çukur Yalı gibi tarihi yalıları denizden yakından görme fırsatı elde edersiniz. Boğaz'ın eşsiz manzarasını kalabalık tur teknelerinden uzakta, kendi rotanızı belirleyerek deneyimlemek istiyorsanız, yat kiralama tam size göre bir seçenektir.
Boğaz'da bir
yat kiralarsanız rotanızı dilediğiniz gibi oluşturabilir ve Beylerbeyi sahilinde dilediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz. Bu sayede Çukur Yalı'nın yanı sıra hemen yakınındaki Beylerbeyi Sarayı ve çevredeki diğer Osmanlı yalılarını da denizden panoramik biçimde seyredebilirsiniz. Kendi özel yatınızla gezerken şehrin gürültüsünden uzaklaşıp İstanbul'un tarihî güzelliklerini suyun serinliğinde keşfetmenin huzurunu yaşayacaksınız.
Eğer siz de büyük şehrin karmaşasından uzaklaşarak Boğaz'ın mavi sularında özgürce gezinmek isterseniz, İstanbul'da yat kiralayın ve bu benzersiz deneyimi yaşayın. Özel yatınızla yapacağınız tur boyunca Çukur Yalı gibi göz alıcı yalıları en iyi açıdan fotoğraflama imkânı bulabilirsiniz. İstanbul'un zengin kültürel mirasını denizden keşfederken, Boğaz turunuzun unutulmaz anılarla dolu olacağından emin olabilirsiniz.