Bebek semtindeki bu görkemli yalı, upuzun rıhtımı ve pembe-beyaz cephe renkleriyle İstanbul Boğazı kıyısında hemen göze çarpmaktadır.
Boğaz'ın en ihtişamlı yapılarından biri olan
Emine Valide Paşa Yalısı, konumlandığı koyun dingin sularıyla uyum içinde yükselerek hem karadan hem de denizden bakanları kendine hayran bırakıyor. Tarihî dokusu ve zarif mimarisi sayesinde Osmanlı döneminden günümüze ulaşan bu sahilsarayı, sıradışı hikâyesiyle de yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Emine Valide Paşa Yalısı'nın Tarihçesi
Emine Valide Paşa Yalısı'nın geçmişi 18. yüzyıla dek uzanıyor. İlk olarak 1781 yılında şeyhülislam Dürrizade ailesi için inşa edilen ahşap yalı, sonraki yıllarda Sultan II. Mahmut döneminin sadrazamı Rauf Paşa'ya, ardından Tanzimat devrinin önde gelen devlet adamı Ali Paşa'ya ev sahipliği yaptı. Ali Paşa zamanında 1858 Karadağ Konferansı burada toplanmış, Avusturya İmparatoru Franz Joseph onuruna bu yalıda ziyafet verilmiştir. Ali Paşa'nın 1871'de ölümünden sonra yalı bakımsız kalınca, Sultan II. Abdülhamid tarafından satın alındığı ve Kavalalı sülalesinden Mısır Hidivi II. Abbas Hilmi Paşa'nın annesi
Prenses Emine Necibe'ye hediye edildiği rivayet edilir. (Bazı kaynaklar Emine Hanım'ın yalının eski sahiplerinden kendisinin satın aldığını, bazıları ise oğlunun onun için yazlık bir ev inşa ettirdiğini belirtir.)
"
Valide Paşa" unvanıyla anılan Emine Necibe Hanım, İstanbul'a ilk geldiğinde bu hediye edilen eski ahşap yalıda konaklamış; 1902 yılında ise artık harap durumdaki yapıyı tamamen yıktırarak İtalyan mimar Raimondo D'Aronco'ya günümüzdeki gösterişli sahilsarayı inşa ettirmiştir. Böylece ortaya çıkan yeni yapı, hem Osmanlı hem de Mısır sosyetesinin ağırlandığı bir merkez haline gelmiş; Emine Valide Paşa 1890'lardan 1931'deki vefatına dek bu yalıda sayısız davet ve etkinlik düzenlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra Emine Valide Paşa, jest olarak yalısını devlete bağışlamak istemiş ancak genç cumhuriyetin resmî yazışmalarda kendisine "
Valide Paşa" yerine "
Bebekli Emine Hanım" diye hitap etmesine kırılmıştır. Bunun üzerine yalısını konsolosluk olarak kullanılmak şartıyla Mısır hükümetine devretmiştir. Nitekim o günden bu yana bina Mısır'ın İstanbul Başkonsolosluğu olarak kullanılmakta ve iki ülke arasındaki tarihî bağların bir sembolü olarak varlığını sürdürmektedir.
Emine Valide Paşa Yalısı'nın Mimari Özellikleri
İstanbul'un en güzel yalılarından biri sayılan Emine Valide Paşa Yalısı, mimari üslubu ve ince işçiliğiyle dikkat çekicidir. 1902 yılında D'Aronco tarafından tasarlanan yapı, dönemin popüler Art Nouveau (Yeni Sanat) akımının etkilerini yansıtan bir Osmanlı sahilsarayıdır. Boğaz'ın tam ortasında, korunaklı Bebek Koyu'nda konumlanan yalının denize bakan cephesi üç katlı, caddeye bakan arka cephesi ise iki katlıdır. Yaklaşık 76 metre uzunluğundaki kesintisiz rıhtımıyla, Boğaz'daki en uzun sahil şeritli yalı olma unvanına sahiptir. Cephe tasarımında belirli aralıklarla dışa doğru çıkıntı yapan üç ana bölüm ve bunları birleştiren geniş kemerli pencereler vardır. Deniz cephesi ve yan cephelerde Art Nouveau karakterini vurgulayan şeritler, festonlar, bitkisel motifli kabartmalar ve armalar şeklinde zengin süslemeler görülür. Çatısının tam ortasında, Sultan II. Mahmut'un simgesi olan güneş motifi içerisinde Esma-ül Hüsna'dan (Allah'ın 99 ismi) ikisi yazılı halde durur. Yalıyı Paris'teki konaklara benzeten mansard tarzı çatı katı ve kulecik detayı da yapıya özgün bir siluet kazandırmıştır.
İç mekânda ise yaklaşık 48 oda bulunduğu, zeminin görkemli mermerler ve sütunlarla bezenip tavanların altın varak işlemelerle süslendiği, geniş salonlarda büyük kristal avizelerin sarktığı ve vitraylı renkli pencerelerin loş bir ışık yarattığı anlatılır. Harem dairesinde duvarları Nil Nehri manzaralı tabloların süslediği, pirinç işlemeli mobilyelerle Mısır kültürüne göndermeler yapıldığı rivayet edilir. Yalının plan düzeni, geleneksel Osmanlı haremlik-selamlık ayrımını korumakla birlikte, D'Aronco’nun eklediği gazla çalışan ilk kalorifer sistemleri ile dönemin modern banyo-tuvalet gibi konfor unsurlarını da barındırıyor. Bir süre bakımsız kalsa da, 2008-2011 yılları arasında geçirdiği kapsamlı restorasyon sonucunda yapı eski ihtişamına kavuşmuştur. Art Nouveau stilindeki bu kâgir (taş) yalı, bugün de Boğaziçi'nin en etkileyici mimari eserleri arasında sayılmaktadır.
Emine Valide Paşa Yalısı'nın Kültürel ve Sosyal Önemi
Emine Valide Paşa Yalısı, Osmanlı Devleti ile Kavalalı Mısır Hanedanı arasındaki özel ilişkinin somut bir nişanesidir. Yalının sahibi olan Prenses Emine Necibe İlhami (Emine Valide Paşa), Sultan Abdülmecid'in torunu ve Mısır'ın son hidivi Abbas Hilmi Paşa'nın annesi olarak her iki köklü aileye mensuptu. Osmanlı tarihinde paşa unvanı verilen tek kadın olması, kendisini protokolde özel bir konuma taşıdı. 19 Ocak 1913'te Sultan Abdülhamid'in iradesiyle aldığı "Valide Paşa" unvanını, 1914'e dek "Mısır Valide Paşası" sıfatıyla gururla taşımıştır. Prenses Emine, hayatını kamu hizmetine ve hayır işlerine adamış, yoksulların ve hastaların bakımını üstlenen hayır kurumlarına ilgisi nedeniyle "
Hayırseverlerin Annesi" olarak anılmıştır.
İstanbul sosyetesinin de yakından tanıdığı Valide Paşa Yalısı, imparatorluğun son döneminde düzenlenen görkemli davetlerle gazetelere konu olacak kadar popüler bir buluşma noktasıydı. Cumhuriyet döneminde yabancı bir ülkenin konsolosluk merkezi haline gelmesi ise yapının diplomatik öneminin devam ettiğini göstermektedir. Örneğin, II. Dünya Savaşı yıllarında Mısır Başkonsolosluğu'nun bu binasında müttefik ülkelerin temsilcileri arasında kritik görüşmeler yapıldığı bilinmektedir. Yalı, sadece siyasi değil kültürel miras yönüyle de değerlidir. Emine Valide Paşa'nın anısını yaşatan bu yapı günümüzde resmi görevi dışında zaman zaman sergilere, törenlere ve kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapmakta; böylece Türkiye ve Mısır arasındaki ortak tarihin kutlandığı bir mekân işlevi görmektedir.
Emine Valide Paşa Yalısı Hakkında Az Bilinenler ve İlginç Detaylar
Tüm ihtişamının yanı sıra, Emine Valide Paşa Yalısı'na dair pek bilinmeyen veya duyanları şaşırtan bazı detaylar da vardır:
Farklı İsimleri
Yalı, tarihte farklı dönemlerde çeşitli isimlerle anılmıştır. "
Hıdiva Sarayı", "
Emine Valide Paşa Sarayı" veya "
Mısır Konsolosluğu Sahilsarayı" denilerek bazen sahibine bazen işlevine vurgu yapılmıştır. Hatta bir dönem eski sahibi nedeniyle "
Ali Paşa Yalısı" olarak da kayıtlara geçmiştir.
Koruya Bağlı Köprü
Geçmişte yalının arka taraftaki korusuna geçişi sağlayan küçük bir üst geçit köprüsü bulunuyordu. Eski Bebek tramvay hattının vagonları bu köprünün altından geçerken elektrik direklerini indirir, böylece yolcular yalının bahçesinin altından geçerken nostaljik bir sahne yaşardı. Bu ahşap passerelle, Cumhuriyet'in ilk yıllarında yol genişletme çalışmalarıyla beraber kaldırılmıştır.
Bahçedeki Gizli Kitabe
Emine Valide Paşa, yalının mülkiyetini devrederken bahçeye özel bir kitabe yerleştirilmesini istemiştir. Osmanlı Türkçesi ve Arapça hazırlanan bu taş kitabede "Bu yalı Emine Necibe İlhami Paşa tarafından ebediyyen Mısır Devleti'ne terk ve hediye edilmiştir" ifadesi yazılıdır. Günümüzde bahçenin bir köşesinde pek fark edilmese de duran bu kitabe, yalıya dair ilginç mülkiyet hikâyesinin sessiz tanığıdır.
Duvar Kâğıtlarının Altındaki Notlar
2011 yılındaki restorasyon sırasında, rivayete göre odaların duvar kâğıtlarının altından Emine Valide Paşa'nın kendi el yazısıyla bıraktığı notlar bulunmuştur. Bu notlarda her bir odanın hangi renkte dekore edileceğine dair talimatlar ve tarih atılmış not düşüldüğü söylenir. Bu keşif, Paşa'nın yalıyı inşa ettirirken dekorasyonuyla bizzat ilgilendiğini göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Beyazperdede Yalı
1960 yapımı "Gece Kuşu" filminde Bebek'teki Mısır Başkonsolosluğu binası arka planda, eşsiz Boğaz manzarasıyla birlikte görülmektedir. Tarihî yalının bir sinema filminde yer alması, onun İstanbul kültüründeki yerini yansıtması açısından hoş bir detaydır.
Av Köşkünün Akıbeti
Valide Paşa, ömrünün son yıllarında yalının arkasındaki korulukta bulunan mütevazı bir av köşkünde yaşamayı tercih etmiştir. Vasiyetine, vefatından sonra bu köşkün yıkılması şartını da eklemiştir. Nitekim 1931'de Emine Valide Paşa'nın ölümünün hemen ardından bu küçük köşk yıktırılmıştır.
Mısır'ın En Eski Yurt Dışı Mirası
Emine Valide Paşa Yalısı, Mısır Arap Cumhuriyeti'nin ülke dışındaki en eski mülkü olarak bilinmektedir. Bu özelliğiyle sadece Osmanlı tarihinde değil, Mısır tarihinde de özel bir yer tutar.
Emine Valide Paşa Yalısı'nı Yatla Boğaz'dan Keşfedin
Bebek kıyılarında teknenin güvertesinden bu göz alıcı yalıyı izlemek, zamanda yolculuk yapmaya benzer bir his uyandırır. Özel bir yat turu sırasında, yalının pastel tonlardaki görkemli cephesinin suya yansımasını seyretmek büyüleyicidir. Gündüzleri mermer beyazı ve pembe detaylarıyla ışıldayan yapı, akşamları ışıklandırıldığında adeta bir saray gibi parıldayarak Boğaz'ın siluetine farklı bir renk katar. Önünde dalgalanan Mısır bayrağı, İstanbul'un uluslararası tarihine dair sürpriz bir detay olarak göze çarpar. Sessiz Bebek Koyu'nun sularında süzülürken, bu tarihi yalıya karşı insan kendini İstanbul'un geçmiş ihtişamını seyrederken bulur.
Elbette Boğaz'ın bu incisini en iyi açıdan görmek için bir yat kiralamak en ideal seçenektir. Karadan sınırlı bir açıdan görülebilen yalının tüm heybetini, deniz tarafından yaklaşarak daha yakından fark edebilirsiniz. Yatınızla Bebek'in açıklarına geldiğinizde, yalıyı çepeçevre saran 76 metrelik rıhtımın boyutlarını ve D'Aronco’nun eserine kattığı ince detayları rahatça gözlemleme şansı bulursunuz. Kalabalıklardan uzakta, kendi rotanızı çizerek yapacağınız böyle bir tekne gezisi, bu tür tarihi güzellikleri keşfetmenin en ayrıcalıklı yoludur.
Böylesine etkileyici bir yapıyı yakından deneyimlemek için bir yat kiralayıp Boğaz turuna çıktığınızda, Emine Valide Paşa Yalısı'nın ihtişamını tüm duyularınızla hissedebilirsiniz. Dalgaların yalının taş duvarlarına vuran ritmini dinleyerek, fotoğraf makinelerinizle bu manzarayı ölümsüzleştirebilirsiniz. Hatta tur esnasında rehberiniz bu yalıyı işaret edip Osmanlı'nın bir kadın paşasına dair hikâyesini anlattığında, misafirler arasında şaşkınlıkla karışık bir hayranlık hissedilir. İstanbul'un çok katmanlı tarihinden böylesi özgün bir kesiti canlı canlı görmek, Boğaz turunuza unutulmaz bir anı daha ekleyecektir.
Eğer İstanbul Boğazı'nı gerçekten hissederek gezmek ve tarihî güzellikleri en etkileyici haliyle deneyimlemek istiyorsanız, kesinlikle bir yat kiralamalısınız. Kendi özel yatınızla Bebek sahiline doğru süzülürken, hem modern şehrin canlılığından uzaklaşıp huzur bulacak hem de bu gibi tarihî yalıların önünden geçerken adeta eski zamanlara bir selam göndereceksiniz. Boğaz'ın serin esintisi eşliğinde, yalıların ve sarayların hikâyelerini dinleyerek yapılan bir Boğaz turu, şehrin ruhunu hissetmenin en keyifli yollarından biridir. Dilediğiniz noktada kısa bir mola verip yalının önünde manzaranın tadını çıkarabilir, ister rehberinizden daha fazla detay dinleyerek ister kendi hayal gücünüzle geçmişi canlandırarak turunuza renk katabilirsiniz.
İster özel bir kutlama planlıyor olun, ister sevdiklerinizle güzel bir gün geçirmek isteyin..
Yat kiralamayla Boğaz'da tam da hayal ettiğiniz gibi bir deneyim yaşayabilirsiniz. Kişisel yat turunuz sayesinde kalabalık turistik teknelerin ulaşamadığı koylara girebilir, rotanızı ve programınızı tamamen arzularınıza göre belirleyebilirsiniz. Emine Valide Paşa Yalısı gibi göz alıcı bir yapıyı tam karşısından selamlamak, sevdiklerinizle Boğaz'ın ortasında paylaşacağınız özel anlara sahne olacaktır. Lüks ve konforun bir araya geldiği bu özgür gezi biçimiyle, İstanbul'un incilerini keşfederken aynı zamanda şehrin büyülü atmosferinin tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.