Kıbrıslı Yalısı

Kıbrıslı Yalısı

Kandilli semtinde Boğaz'ın Anadolu yakasında konumlanan Kıbrıslı Yalısı, göz alıcı beyaz cephesi ve etkileyici genişliğiyle Boğaz kıyısında hemen fark edilen tarihî bir yalıdır.
64 metrelik sahil cephesiyle İstanbul Boğazı'ndaki en geniş yalılardan biri olarak bilinen bu yapı, görkemli mimarisi ve zengin geçmişiyle hem yerli hem yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Adını, 19. yüzyılda yalının yeni sahibi olan Osmanlı devlet adamı Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'dan almıştır. Kandilli'nin tarihi dokusu içinde yükselen Kıbrıslı Yalısı, yüzyıllardır Boğaziçi'nin en etkileyici sivil mimari örneklerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Kıbrıslı Yalısı'nın Tarihçesi

Beyaz ahşap mimarisiyle dikkat çeken Kıbrıslı Yalısı, 18. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı sadrazamlarından Safranbolulu İzzet Mehmet Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. I. Abdülhamid döneminde sadrazamlık yapmış ve "Kara Vezir" lakabıyla anılan İzzet Mehmet Paşa'nın mirası olarak yalı önce ailesine kalmış, hatta 1794 yılında kısa bir süre III. Selim'in sadrazamlarından yine adaşı İzzet Mehmet Paşa'ya kiralandığı tarihlere geçmiştir. 19. yüzyıl ortalarında ise dönemin Kıbrıs Valisi ve sonrasında üç kez sadrazamlık makamına yükselen Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa tarafından 1840 yılında satın alınmıştır. Rivayete göre Paşa, yalının satış bedelini karşılamak için ev eşyalarını satmış; düşmüş olduğu borç yükünden kurtulup gözlerden uzak bir sahil yaşamı kurmak istemiştir. Bu satın almayla birlikte konak, yeni sahibinin memleketine izafen "Kıbrıslı Yalısı" adıyla anılmaya başlamıştır.

Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa, Osmanlı'nın Tanzimat dönemindeki nüfuzlu devlet adamlarından biriydi; sadrazamlık da dahil önemli görevlerde bulunmuştur. Onun yaşadığı dönemde yalı, gayriresmî diplomatik buluşmalara ve siyasi sohbetlere sahne olmuştur. Rivayetlere göre 1870'lerde Mithat Paşa gibi meşrutiyet yanlısı devlet adamları bazı gizli toplantılarını gözlerden uzak olduğu için bu yalıda gerçekleştirmiştir. Paşa Eylül 1871'de bu yalıda vefat ettikten sonra konak ailesine miras kaldı ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerine dek Kıbrıslı ailesinin fertlerince kullanılmaya devam edildi. İstanbul'un işgal yıllarında (1918-1923) Kıbrıslı Yalısı'nın kısa bir süre İngiliz subaylarının karargâhı olarak kullanıldığı, ardından tekrar aileye iade edildiği bilinir. Cumhuriyet döneminde de yalı aile mülkiyetinde kalmayı sürdürmüş, 1930'larda kapsamlı bir onarım görmüştür. Hatta ailenin torunlarından Selim Ragıp Bey'in, yalının yıkılmadan korunması için Ankara'ya giderek resmi tescil kararı çıkartılmasını sağladığı aktarılır. Günümüzde Kıbrıslı Yalısı hâlâ Paşa'nın ailesinin torunlarının mülkiyetinde olup, harem ve selamlık gibi ayrı bölümler halinde farklı mirasçılar tarafından kullanılmaktadır. Yalı, dışarıdan görülebildiği halde özel mülk olduğu için ziyarete açık değildir.

Kıbrıslı Yalısı

Kıbrıslı Yalısı'nın Mimari Özellikleri

Kıbrıslı Yalısı, Boğaz kıyısında tipik bir Osmanlı yalı mimarisi geleneğini temsil etmekle beraber, sıra dışı genişlikteki planı ile benzerlerinden ayrılıyor. Üç katlı olan yapının denize bakan cephesi boyunca yaklaşık 64 metrelik bir rıhtım uzanmaktadır. Cephe simetrik bir düzene sahiptir: Orta kısımda büyük bir ana kapı ve onun üzerinde manzarayı seyretmek için yapılan cihannüma adı verilen bir köşk odası vardır. Yalının iki yan kanadı ise harem ve selamlık bölümlerinden oluşuyor; bu kanatlar ayrı kütleler halinde görünse de iç koridorlarla birbirine bağlıdır. Dış cephedeki pencerelerin çoğu cumba şeklinde çıkmalar yaparak ahşap kepenklerle süslenmiştir; cepheyi hareketlendiren bu çıkmalar yapıya küçük bir sarayı andıran görkemli bir siluet kazandırmaktadır. Bembeyaz boyalı geniş cephesi, arka plandaki yeşil Kandilli tepelerini fon alarak görenleri kendine hayran bırakır. Yalı, deniz yönünde geniş bir ahşap iskele (rıhtım) ve küçük bir ön bahçeye sahiptir; bahar aylarında bu bahçede açan rengârenk çiçekler yalının güzelliğini tamamlamaktadır.

İç mekân planı, geleneksel Osmanlı konak düzeninin bir yansımasıdır. Her iki ana katta geniş birer sofa (hol) bulunur ve bu sofadan çeşitli odalara giriş sağlanır. Toplamda 21 odası bulunan yalının birinci katında büyük bir kabul salonu, ikinci katında ise Boğaz'a nazır ferah bir oturma salonu vardır. Bu üst kattaki salonun, Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'nın dostlarına meşhur Boğaz sofraları ve ziyafetleri verdiği mekân olduğu bilinmektedir. İç dekorasyonda, 19. yüzyılda yapılan yenilemeler neticesinde tavanlarda kalem işi süslemeler ve ahşap kabartmalar, zeminlerde ise Avrupa'dan getirtilen parke döşemeler kullanılmıştır. Doğu kanadındaki bir salonun zemininde mermer bir süs havuzu ve küçük bir fıskiye yer aldığı, zeminin renkli taş mozaiklerle döşendiği arşiv kaynaklarında belirtilmiştir. Yalının selamlık bölümüne ise bahçe tarafındaki dört sütunlu küçük bir revaktan (portik) giriş sağlanıyor. Bütün bu mimari özellikleriyle Kıbrıslı Yalısı, Boğaziçi sahil şeridinin en görkemli tarihî konutlarından biri olma özelliğini korumaktadır.

Kıbrıslı Yalısı'nın Kültürel ve Sosyal Önemi

Kıbrıslı Yalısı'nın kültürel ve sosyal önemi, fiziksel ihtişamının ötesine uzanmaktadır. Osmanlı'nın son döneminde yalı, resmî saray ve Babıâli dışında bazı önemli buluşmalara ev sahipliği yapmıştır. Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'nın sanat ve edebiyata düşkün bir kişiliği olduğu, yalısında dönemin tanınmış edebiyatçılarını ve aydınlarını ağırladığı bilinmektedir. Nitekim Tanzimat devri şairlerinden Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın gençlik yıllarında Kıbrıslı Paşa'nın bu yalıdaki sohbet toplantılarına katıldıkları, kendi hatıralarında yer almaktadır. Yalı, bir dönem entelektüel çevrelerin ve yabancı misafirlerin de uğrak noktalarından biri olmuştur. Pierre Loti gibi İstanbul âşığı bir Fransız yazarın ve Yahya Kemal Beyatlı gibi Türk edebiyatının önde gelen isimlerinin Kıbrıslı Yalısı'nda buluşmalar gerçekleştirdiği bilinmektedir. Hatta yalıda ağırlanan ünlü konuklar arasında Irak Kralı Faysal ve Fransa İmparatoriçesi Eugénie (Öjeni) gibi isimler de vardır.

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde, Kıbrıslı Yalısı Boğaziçi’nin sembol yapılarından biri olarak anılmaya devam etti. "Boğaz'ın en uzun yalısı" unvanıyla rehber kitaplarında ve kartpostallarda yer alan bu yapı, İstanbul siluetine katkısı sayesinde geniş bir tanınırlık kazandı. Özellikle Boğaz'da yapılan tekne turlarında ya da Kandilli'den geçen şehir hatları vapurlarında yolcuların parmakla işaret ettiği nadide eserlerden biri haline gelmiştir. Yalı, görkemli görünümü sayesinde pek çok fotoğraf ve resme konu olmuş; geçmiş ile bugünü birleştiren bir mimari zaman tüneli gibi değer görmüştür. Sahip olduğu tarihî miras ve estetik değer nedeniyle Kıbrıslı Yalısı, İstanbul kültüründe özel bir yere sahiptir.

Kıbrıslı Yalısı Hakkında Az Bilinenler ve İlginç Detaylar

Tarihî dokusunun yanı sıra, Kıbrıslı Yalısı ile ilgili az bilinen veya duyanları şaşırtan bazı ilginç detaylar da mevcuttur:

Ünlü Misafirler ve Buluşmalar
Kıbrıslı Yalısı, geçmişte edebiyat ve siyaset dünyasından pek çok ünlü ismi ağırlamıştır. Fransız yazar Pierre Loti ile Türk şair Yahya Kemal Beyatlı'nın bu yalıda buluşup Boğaz manzarası eşliğinde sohbet ettikleri rivayet edilir. Ayrıca 20. yüzyılın başlarında Irak Kralı Faysal ve 19. yüzyılda Osmanlı'yı ziyaret eden Fransa İmparatoriçesi Eugénie'nin de Kıbrıslı Yalısı'nda konuk olduğu bilinmektedir.

"Harem'de Otuz Yıl" Hatıratı
Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa'nın İngiliz kökenli ilk eşi Melek Hanım, Osmanlı harem hayatına dair anılarını 1872 yılında "Harem’de Otuz Yıl" adıyla kitaplaştırmıştır. Londra'da İngilizce yayımlanan bu sansasyonel hatırat, bir Osmanlı paşasının hareminden izlenimler aktararak dönemin İstanbul yaşamına ışık tutmuştur. Melek Hanım'ın kaleme aldığı bu eser, yalıda yaşanan bazı dramatik olayları da içererek tarihe farklı bir pencereden bakmamızı sağlıyor.

Hamamdaki Sır Perdesi
Kıbrıslı Yalısı'nın tarihine dair en ilginç hikâyelerden biri, Mehmed Emin Paşa'nın eşi Melek Hanım döneminde yaşanan esrarengiz cinayet olayıdır. 1850'li yıllarda yalının harem kısmındaki hamamda Paşa'nın baş hadım ağası ölü bulunmuş; cinayet şüphesiyle Melek Hanım'ın adı dedikodulara karışmıştır. Skandal büyüyünce Londra'daki görevinden çağrılan Paşa, dönüşünde vakit kaybetmeden hamamı tamamen yıktırıp temellerine bir nilüfer havuzu yaptırmıştır. Olayın ayrıntıları hiçbir zaman tam aydınlatılamasa da yıllar boyu İstanbul sosyetesinde konuşulmuş, yalının tarihine karanlık bir sayfa olarak geçmiştir.

Tarihi Çeşme
Yalının deniz cephesine yakın bahçesinde, 18. yüzyıldan kalma mermer bir tarihî çeşme bulunmaktadır. Bu çeşme ilk sahibi İzzet Mehmet Paşa döneminde yaptırılmış olup, üzerindeki kitabede inşa tarihi yazılıdır. Yıllar içinde yalının bahçesindeki birçok yapı (örneğin üç ayrı hamam binası) yok olmuş olsa da, bu mermer çeşmenin orijinal musluk ve havuz kısmı günümüze ulaşmıştır. Kıbrıslı Yalısı'nın bahçesindeki bu nadide çeşme, yalıyla birlikte geçmişin hatıralarını bugünlere taşımaktadır.

Kıbrıslı Yalısı'nı Yatla Boğaz'dan Keşfedin

Teknenin güvertesinden İstanbul Boğazı'nın güzelliğine bakarken Kıbrıslı Yalısı tüm ihtişamıyla karşınızda belirir. Özel bir yat turu sırasında Kandilli açıklarına geldiğinizde, yemyeşil tepelerin eteğindeki bu beyaz yalı suyun üzerinde adeta süzülüyormuş gibi bir manzara sunar. Boğaz turu boyunca dalga sesleri ve hafif rüzgâr eşliğinde yalının tarihi atmosferini hissetmek, ziyaretçilere zamanda yolculuk yapıyormuş hissi verir. Gün batımına yakın saatlerde yalının duvarlarına vuran altın rengi güneş ışığı masalsı bir tablo oluşturur; bu anı ölümsüzleştirmek isteyen pek çok ziyaretçi fotoğraf makinesine sarılır.

Boğaz'ın bu eşsiz güzelliklerini keşfetmenin en keyifli yollarından biri de yat kiralamak ve kendi rotanızı oluşturmaktır. İstanbul'da yat kiralamak, kalabalıklardan uzak ve özgürce hareket edebileceğiniz bir Boğaz deneyimi sunar. Kandilli kıyılarında seyrederken Kıbrıslı Yalısı gibi tarihî yapıların tam önünden geçebilir; isterseniz yavaşlayıp bu ihtişamı yakından izleyebilirsiniz. Kendi temponuzda ilerleyerek Boğaz'ın akıntısına kapılmadan, hem tarihle hem de doğayla iç içe huzurlu bir gün geçirebilirsiniz.

Profesyonel bir kaptan ve mürettebat eşliğinde Boğaz'da yat kiralayıp yola çıktığınızda, İstanbul'un bu incisini en iyi açıdan görme fırsatı yakalarsınız. Yalının deniz cephesine doğru yaklaşırken rehberinizden yapının tarihçesini dinleyebilir ve aklınızda eski dönemlerde burada yaşanan ihtişamlı davetleri canlandırabilirsiniz. Sevdiklerinizle birlikte böyle bir geziye çıkmak hem özel hem de eğlenceli bir deneyim olacaktır. Boğaz'ın serin sularında ilerlerken Kıbrıslı Yalısı gibi değerli mirasların yanı başından geçmek, hafızanızda ömür boyu saklayacağınız unutulmaz bir anı olarak yer edecek.

İstanbul Boğazı'nın tüm güzelliklerini gerçek anlamda yaşamak istiyorsanız, kesinlikle bir yat kiralamalısınız. Karadan görülemeyecek açılardan tarihî yalıları ve kıyı manzaralarını tekne turuyla keşfetmek, şehri tanımanın bambaşka bir yoludur. Özellikle Kıbrıslı Yalısı gibi yapıları yakından görüp dilediğinizce fotoğraflamak, ancak özel bir tekne ile mümkün hale gelir. Kendi kiraladığınız tekneyle yaptığınız bu yolculuk sırasında istediğiniz noktada durup Boğaz'ın tadını çıkarabilirsiniz. Böyle bir deneyim, ister bir kutlama amacıyla olsun ister sadece güzel bir gün geçirmek için, İstanbul gezinizi taçlandıracak özel anlar yaşatacaktır.

Eminiz ki herkes Boğaz turundan farklı bir tat almak ister; ancak tarihî güzellikleri lüks bir teknenin rahatlığıyla bir arada deneyimlemek isterseniz, bunu yat kiralamayla gerçekleştirebilirsiniz. Özel yatınızla gezerken İstanbul'un geçmiş kokan yapılarını denizden seyredebilir, kalabalığa karışmadan konforun tadını çıkarabilirsiniz. Kıbrıslı Yalısı'nı su üzerinden selamlarken hissedeceğiniz hayranlık, böyle bir turun ne denli ayrıcalıklı olduğunu size gösterir. Boğaz'ın özgür sularında yapılan bir tekne gezisi, İstanbul'da geçirdiğiniz zamanın en unutulmaz anılarından birini oluşturacaktır.