Kuruçeşme sahilinde konumlanan Muhsinizade Yalısı, İstanbul Boğazı'nın kıyısındaki en etkileyici tarihi yalılarından biridir.
Boğaz sularının hemen kenarında yükselen bu görkemli konak, klasik Osmanlı mimarisinin zarafetini gözler önüne seriyor. Denizden bakıldığında beyaz boyalı cephesi ve kırmızı çatısıyla hemen fark edilen yalı, yüzyıllara meydan okuyan ihtişamıyla ilk anda ziyaretçileri büyüler. Bugün restore edilerek otel olarak kullanılan yapı, geçmişin asil atmosferini modern bir dokunuşla birleştirerek hem yerli hem yabancı konuklar için etkileyici bir manzara sunmaktadır.
Tarihçe
Muhsinizade Yalısı'nın temelleri 18. yüzyılın ilk yarısında atılmıştır. Osmanlı döneminde Sadrazam (başbakan) unvanına sahip Muhsinzade Mehmed Paşa tarafından inşa ettirilen yalı, devrinin önemli aile konutlarından biriydi. Mehmed Paşa bir süre bu konakta yaşamış, ardından yalıyı kızı Rukiye Hanım'a düğün hediyesi olarak vermiştir. Rukiye Hanım'ın Boynueğri Abdullah Paşa'nın oğlu Mehmed Said Bey ile evlendiği bu dönemde, yalı önemli olaylara da tanıklık etmiştir. 1796 Haziran'ında Kuruçeşme'de çıkan büyük yangın sırasında Sultan III. Selim’in, olayları yakından takip etmek ve istirahat etmek üzere kısa süreliğine Muhsinizade Yalısı'nda bulunduğu bilinmektedir. Bu sayede yalı, Osmanlı hanedanının anılarında da yer almıştır.
Muhsinizade ailesinin fertleri ve torunları 1920'li yıllara kadar bu yalıda yaşamaya devam etti. Yalının sakinleri arasında Osmanlı hat sanatının ünlü isimlerinden Hattat Muhsinizade Abdullah Hamdi Efendi de vardır; kendisi bu yalıda doğmuş ve ömrünün önemli kısmını burada geçirmiştir. Ancak ailenin üyeleri zamanla vefat edip dağıldıkça, konak da kimsesiz kalmıştır. 1920'lerden sonra terk edilen yalı, bakımsızlığa yenik düştü. 1935 yılında meydana gelen bir yangın ise yapıyı harap hale getirdi; yangından sonra eski görkeminden eser kalmayan yalı uzun bir süre kömür ve kum deposu olarak kullanıldı. Boğaz'ın incisi konumundaki bu yapı, neredeyse yok olma noktasına gelmişti.
2000'li yıllara gelindiğinde Muhsinizade Yalısı adeta küllerinden doğdu. İş insanı Ünal Aysal'ın öncülüğünde başlatılan restorasyon projesiyle 2002 yılında yalının kalıntıları aslına uygun biçimde yeniden inşa edildi. Osmanlı döneminin karakteristik mimarisi korunarak modern mühendislik teknikleriyle güçlendirilen yapı, 2006 yılında Hotel Les Ottomans adıyla lüks bir butik otele dönüştürüldü. Özgün iç dekorasyonu ünlü tasarımcılarca yapılan otel, açılışından bu yana uluslararası pek çok ödül kazanarak dünya çapında ün kazandı. Boğaziçi'nin "Feng Shui sertifikalı" nadir otellerinden biri olması da bu yalının modern dönemdeki ayrıcalıklarından biridir. Yaklaşık bir düzine süitten oluşan ve konuklarına Osmanlı saray ihtişamını yaşatan Les Ottomans Oteli, yıllarca Ünal Aysal'a ait Unit şirketi tarafından işletildi. Ancak 2020'li yıllarda finansal nedenlerle satışa çıkan tarihi yalı, 2025 yılının Temmuz ayında düzenlenen bir icra ihalesinde 3,2 milyar TL bedelle el değiştirdi. Bu açık artırmada en yüksek teklifi veren iş insanı Serdar Bilgili'nin şirketi BLG, Muhsinizade Yalısı'nı bünyesine kattı. Günümüzde yalı, otel işlevini sürdürmeye devam ederken yeni sahipleriyle birlikte Boğaz'ın en göz alıcı tarihi yapılarından biri olarak varlığını korumaktadır.
Yatla Keşif
Boğaz'ın büyüsünü keşfetmenin en keyifli yollarından biri, şüphesiz özel tekne turudur. Bir Boğaz turu için
yat kiralama seçeneğini değerlendirdiğinizde, Muhsinizade Yalısı gibi sahil şeridindeki tarihi yalıları en yakından ve engelsiz biçimde görme fırsatını yakalarsınız. Tekneniz suyun üzerinde süzülürken yalının zarif cephe süslemelerini ve Boğaz'a yansıyan siluetini tüm ayrıntılarıyla fark edebilirsiniz. Gerçekten de, Boğaz üzerinden bu görkemli yalıya bakış dudak uçuklatıcı bir manzara sunar. Denizin hafif dalgaları eşliğinde, karadan asla göremeyeceğiniz açılardan bu tarihî güzelliği izlemek unutulmaz bir deneyim olacaktır.
Kendi yatınızı kiralayarak Boğaz'da tamamen size ait bir gezi rotası oluşturmanız mümkün. İster güneşli bir günde Kuruçeşme kıyılarında yavaşlayıp Muhsinizade Yalısı'nın önünde fotoğraf molası verin, ister günbatımına doğru yalıyı arka planda bırakarak İstanbul silüetinin tadını çıkarın – rota ve tempo tamamen size kalmış. Yat kiralayarak sağladığınız bu özgürlük sayesinde, Boğaz'ın incilerini keşfederken kalabalıktan uzakta rahatça vakit geçirebilirsiniz. Üstelik teknenizle Galatasaray Adası civarından geçerken hem yalıyı hem de civardaki diğer tarihî yapıları deniz üzerinden panoramik olarak görme şansınız olur. Osmanlı döneminde de bu yalıya denizden kayıklarla yanaşıldığını hayal ederek, geçmişle bugün arasında bir bağ kurabilirsiniz. Kendi belirlediğiniz duraklarda dilediğinizce zaman geçirip İstanbul Boğazı'nın eşsiz atmosferine yakından tanık olmak, bu seyahati çok daha özel kılar.
Tarih ve manzara dolu bir Boğaz yolculuğu yaşamak isterseniz, siz de özel bir yat kiralayın ve İstanbul'un güzelliklerini denizden keşfetmeye koyulun. Konforlu bir yat ile gerçekleştirilen tur, hem yerli hem yabancı ziyaretçiler için şehrin tadını çıkarmanın en seçkin yollarından biridir. Kalabalık vapur turlarının aksine, kişiye özel yat gezinizde sevdiklerinize özel bir ortamda Boğaz'ın keyfini sürebilirsiniz. Boğaz'ın serin esintisi eşliğinde, dilerseniz teknede kendi ikramlarınızı yaparak veya müzik dinleyerek geziyi kişiselleştirebilirsiniz. İstanbul'un kalbinde, suyun üstünde ilerlerken Muhsinizade Yalısı gibi tarihî hazineleri yakından seyretmek ve fotoğraflamak, bu kenti ziyaret eden herkes için unutulmaz bir anı olacaktır. Yatınızdan yükselen dalga sesleri ve martı çığlıkları fonunda, bir yanda modern İstanbul silüeti diğer yanda asırlık yalılarla çevrili Boğaz'ın masalsı dünyasını doyasıya yaşayın – böylesi bir deneyim, size İstanbul'u bambaşka bir açıdan tanıtacak ve hafızanızda ömür boyu yer edecektir.